Laiklik özgürlüğün teminatıdır!


Laikliği "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek" diye anlayan bir zihniyet ve onun yönetimindeki mahkeme bu ülkede adalet dağıtamaz. Bu tür mahkemeler, halen yürürlükte olan yasaları çiğniyorlar, anayasa suçu işliyorlar. Kendilerine verilen emirleri, yasaları çiğnemek ve bizzat suçlu durumuna düşmek pahasına yerine getirirken, aynı daha önceki hakim ve savcılar gibi, bu suçlarından dolayı yargılanacaklarını, hapislere düşeceklerini düşünmüyorlar. Yasaları çiğneyen hakimlerin eninde sonunda düşecekleri acıklı sonu hatırlatmakla görevimiz bitmiyor. Bizler bu ülkede bir dönem özel zırhlı araç tahsis edilen, özel yetkili mahkemelerde kumpas davalarına bakan hakim ve savcıları da gördük. Bu halim ve savcıların heykelinin dikilmesi gerekir diyen yandaşları ve sonrasında nasıl dansöz gibi kıvırarak U dönüşü yapanları da gördük. Sonuçta bu ülke hepimizin. Ülkenin uçuruma sürüklenmesine engel olacak yegane güç millettir...

Gençler, ''laiklik özgürlük demektir, kardeşlik, insanca bir yaşam mücadelesi demektir.'' diyorlar. Bu sözlerde, bu gençlerin düşüncesinde halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek yok! Bizler, gençlerin bu doğru sözlerinden değil, sözde Türk ama gerçekte ne olduğu belirsiz yargının içimizdeki bu masum gençleri cezalandırmasından, sindirmeye çalışmasından ve yasaları çarpıtmalarından yorulduk...

Akıllı olmak lazım. Bütün verilere bakıldığı zaman, ülke vahabist işgale doğru evrilmektedir. Karşımızda o kadar sinsi, o kadar planlı bir harekat var ki; TSK' nın El Bab' da bulunması ve savaşması bile bu tezgahın bir parçasıdır. Gözler dışarıdayken, terör örgütlerinin ve onun türevleri içerideler ve evlerimize kadar çoktan girdi ve bizi imha ediyorlar bile. Akıl, mantık, öngörü her şey baştan aşağı sıfır...

Noel babaya saldıranlar, sözde sorgulanıp serbest bırakılırken, birlik ve laiklik çağrısı yapanlar, halkı kine, nefrete sürüklüyor öyle mi? Ülkeye cihatçıları getirdiler göz göre göre. Şiddet, gericilik ayrımcılık yapanları takdir edip, laiklik diyenleri tutukluyorlar. Ülkeye resmen tüm terör örgütlerini getirdiler. El birliği ile ve gittikçe de Araplaşıyoruz...

1 trilyonluk zırhlı aracı kullanarak, bir lokma, bir hırka örnekleri vererek, her açıklamasında toplumu bölen ve geren diyanet işleri başkanına ne demeli peki?
Halkı kin nefrete onun söylemleri getirmiyor mu? Son zamanlarda yaratılan o kadar çok terör örgütleri var ki, bunlar tamamen CIA ve MOSSAD menşeli bir katliam grubudur...


Sık sık örtülü terörün arkasında uluslararası güçler var deniliyor, ki bir anlamda doğru olsa bile, yanlış ve aciz politikaların sonucunda sorumluluk almak yerine, her seferinde dış güçler ve mihrakları suçlayarak iktidarda bulunanlar, nedense buna karşı ne siyasi, ne de stratejik bir plan yapma basiretini gösteremiyorlar. Sanki kaderlerine ve fıtratlarına boyun eğercesine, ülkedeki siyasi irade ve onun borazanlığını yapan yandaş medya da bu iç savaş çığırtkanlığına ve katliamlara davetiye çıkararak tüm söylemleriyle adeta destek veriyorlar. Siyasi ideolojilerini ve davalarını yürütmek, her şeyden önemli olduğu için mi, yoksa gerçekten iç savaş çıkmasını istedikleri için mi bu şekilde söylem ve eylemlerine devam ediyorlar ben de anlayamadım. Bu kadar kuş beyinliler mi diye insan düşünmeden edemiyor, iç savaş demek emperyalist güçlerin işgali demek, zaten onların gözü ve kulağı hep üzerimizde, kapıda ellerini ovuşturarak ve sinsi sinsi sırıtarak bizleri bekliyorlar. İşgal edilmiş bir ülkede durum bu kadar net ve açıkça belli iken, bu durumda hükumette bir kukla olacağına göre, neden hala ülkenin kurucu değerleri ile, dinamikleri ile oynuyorlar, toplumu bu kadar neden kışkırtıyorlar inanın anlamak çok zor...

Bana göre, yeni Anayasa ve Başkanlık bölünmeye giden yolun resmiyet kazanmasıdır. Zaten daha önceki açıklamaları ile bunu kanıtladılar. Fiili durumu meşru hale getireceğiz diyerek büyük bir itirafta bulundular. AKP ve onun başındaki yöneticiler, Büyük Ortadoğu Projesinin içerisinde görev verilmiş parti ve kişilerdir. % 50' yi evlerinde zor tutuyorum diyenler, her gün diğer % 50'ye bağırarak, çağırarak ve yok hükmünde sayarak, her şeyi açık açık ifade ederek itiraf etmiş olmuyor mu?
Sizler, bu ülkede Cumhuriyet tarihinde geçmiş liderlerin hangisinden böyle ayrımcılık sözleri ya da tavırları duydunuz ve gördünüz...

14 yıldır bu ülkeyi tek parti, tek lider olarak yönetiyorlar, o halde neden rahatsız oluyorlar da yeni Anayasa ve başkanlık (Padişahlık-Partili Cumhurbaşkanlığı) diyerek bizleri her gün falakaya yatırıyorlar. 2002'de devraldıkları Türkiye'de kurutulmuş ve çökertilmiş bir terör vardı, bugün gelinen noktada ne eğitim, ne sağlık, ne özgürlükler, ne de ekonomik alanda, tamamen terör zengini ülke haline gelerek dünya sıralamasında liste başı olduk. Ülkemizde bu tür bölücü, ayrımcı, çarpıştırıcı, kışkırtıcı, kin ve nefret söylemleri ile ve uygulanan anlamsız iç-dış politikalar artık meyve, değil zehir veriyor...

Bugün fiili olarak yaşadıklarımız, yanlış politikacıların ve onların politikaları yüzündendir. Kimse kusura bakmasın ama, kimse salak değil, herkes her şeyi biliyor ve görüyor aslında! Maç devam ederken sık sık düdük çalarak, oyunu durduran, oyuncuları soğutan ve her seferinde kural değiştiren anlaşılmaz bir sisteme geçmeye çalışmanın kime ne faydası olabilir ki?

Bulunduğumuz bu fiili durum;
Dış tezgah falan değil!
Tamamen iç tezgah!
Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder