Yalakalar!

Son zamanlarda etrafımızda sayıları gün geçtikçe artan yeni bir meslek: YALAKALIK!
Her toplumda ve toplumun her kesiminde yalaka insanlar vardır... 
Genetik özellikleri ile, eğitim, sosyal çevre, farklı kimlik ve kişiliklerle karşımıza çıkabilirler...
Etkili ve de yetkili güç odakları; yalaka arar. Bulur, yetiştirir ve işbaşına getirir. İşbaşına getirilenler de bu kez kendilerine yalakalık yapanları etkili ve yetkili konumlara getirir...
Kısır döngü böyle devam edip gider...

Toplumda farklı insan tipleri vardır...
Kimi; yalakalık bu diyardan çekip gitmeli der...
Kimi, nutuk atar, öfke saçar...
Kimi; ar, namus, vicdan der ama güç para için ülkesini ve arkadaşlarını satar...
Kimi; çıkarı için yalakalık yapar...
Kimi; hukuk üstün olmalı, yalan, iftira, artık bitmeli der...
Kimi; yetsin artık soytarılık der...

Yalaka; sözlüklerde dalkavuk-arsız, sırnaşık olarak açıklanır...

Yalaka; dalkavuktur. Çünkü yüklüce bir gönül alma, etlice bir kemik, nadiren de kuru bir iltifat, karşılığı vicdan ve anlayış, yağdanlık olarak birilerine kiralanmıştır...

Yalaka; arsızdır. Çünkü utanmazdır, sözden anlamaz. Toplumsal haya nedir bilmez!..

Yalaka; sırnaşıktır. Defedilmez; sahibinden aldığı cesaretle bir it sadakatiyle saldırır. Neresinden tutsan, mutlak kirlenirsin!

Beslendikleri çanak, yalaktır...
Gıdaları yaldır... 
Beslenen yalaka, yapılan iş yalakalık!..

Yalakalık hoş görülmez, ama eksik de olmaz toplumlarda. Ticari meta olarak algılandığından, piyasanın arz talep durumuna ve ortama göre, sayıları ona göre artar, azalır. İhtiyaç duyanlar var oldukça, yalakalık sürecektir...

Yalaka bilir yaptığı işin toplumsal bir hayasızlık olduğunu. Ne var ki ar ve edep yalama olduğundan, pek ilgilenmez işin edep boyutuyla. Önemli olan, patron memnuniyetidir onun için. Yalağına konacak, yal miktarı ile ilgilidir daha çok...
Yalakalık; tiryakiliktir, tutulan vazgeçemez, efsunlanmış gibi!.. Sinir krizleri geçirir gereğini yapamazsa…

Dalkavukluğun tarihte meslek olarak icra edildiği de bir gerçektir. Osmanlı’da ustaları vardı...
Kendilerine, para karşılığı tokat attıran, merdivenden yuvarlatan, bostan kuyusuna sarkıtılan… 
Bunlar ücretli eğlendirici ustalardı. Onuru vardı hem soytarının hem de soytarılık mesleğinin...

Siyasetin bir aracı olarak kullanılmaya başlamasıyla kirlendi soytarılık. Onursuzluk başladı...
Asıl yalakalar; siyasi kullanıma açık olanlar. Liderin her yaptığını onaylayan, onunla ağlayıp onunla gülen! Taklacı güvercinler, laklakçı leylekler, kraldan çok kralcı leş kargaları, onur cellatları, akbabalar! Kuyruk kaldıranlardır bunlar!

Büyük gurur ve onur duydukları işlerinin yalakalık değil, görev olduğunda ısrarcıdırlar!
Toplumun en tehlikeli kesimi, yaptığı işin mahiyetini bilmeyen ve gizleyenlerdir...
Yalakaların sayıları seçim dönemlerinde, ihale ilanında, atama dönemlerinde artar...
Bir bakmışsın gizli tanık olarak çıkıvermiş karşına, bir bakmışsın muhbir!.. Bir bakmışşsın daha partili, bir bakmışsın daha özgürlükçü, bir bakmışsın senden daha demokrat!

Medya mensupları; uçan yalakalar sınıfındadır...
Televizyonlara da onlar çıkar, soruları da onlar sorar. Peşinen bilirler verilecek cevapları da!.. Bildikleri cevaplara önce çanak arkasından da alkış tutarlar...
Köşeleri vardır gazetelerde. Tv’lerde programların başındadırlar. Yurtdışına gezidedirler...

Yalakalık, kademeli bir sistem içinde yürür... 
En tabandakilerin görevi alkıştır, memleket seninle gurur duyuyor sloganını en yüksek perdeden söylemekle başlar...
Bir sonrası, aynı karede fotoğrafa girebilmek, övgü dozunu artırıp, el-etek öpme fırsatı doğdukça daha çok eğilmek ve günü geldiğinde de öpmek faslından yalama faslına ulaşmak!
Yalakalar; her dönemde, siyasi hiyerarşide yükselmiştir. Artık meydan da onun, rütbeler de onun, makamlar da onundur. Milletvekili de olur, ihale de alır, bürokrat da olur...
Sadakat sahibi bir yalakanın tek yapacağın şey, üç maymunu oynamaktır!..

Bu tür insanlar için bir tutkudur yalakalık...
Çünkü onların dilleri hep dışarıda dolaşırlar...
Çıkarları için yalamaya hazırdırlar...

Arkadaşlar, dostlar, siyasiler, liboşlar, dönekler, gizli açık yalakalar çevremizde... Her yerdeler... Bitmezler asla!..

KİŞİLİKLİ AYAKTA DURMAK, DİZ ÜSTÜ YAŞAMAKTAN DAHA İYİDİR...
Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder