İstikrarlı bir yaşam!

Ülkemizin geldiği böyle tehlikeli, acılarla dolu ve kanlı bir ortamda tek sorunumuz sanki başkanlıkmış gibi, mecliste hep kavga ve gizli taktiklerle kaçak torbalara doldurdukları ve diktatörlüğe giden uçuk-kaçık yasaları yapmaya, milletin refahı, huzuru ve özgürlükleri için tüm toplumun eşit şekilde faydalanacakları yasaları çıkaracaklarına, bugün bulunduğumuz fiili durumu meşrulaştırmak ve tek adam için Anayasa değişikliğini yapmaya ve geçirmeye çalışıyorlar…

Peki başkanlık gelince her şey düzelecek mi?
Yıllardır ağızlarında hep bir “HEDEF 2023” sözleri var!
15 yıla yakındır tek başınıza yönettiğiniz bu ülkede bu süre içerisinde olumlu ne yaptınız?
Elinizi kalbinize, başınızı yastığa koyduğunuzda vicdanlarınız rahat mı?
2023 yılında her şey düzelecek mi?
Soruyorum sizlere ne olacak bu ülke?
Dünya sıralamalarında “number one” mı olacak?
Terör bitecek mi?
Ekonomi düzelecek mi?
Eğitim iyi olacak mı?
Sağlık reformları yapılacak mı?
Temel hak ve özgürlüklerimiz artacak mı?

7 Haziran 2015 sonrası…
“Verin 400’ü bu iş huzur içinde çözülsün” diyenler!
1 Kasım 2015...
“Halk istikrarı seçti” dediler…
O gün bugündür istikrarlı bir şekilde ölüyoruz ve istikrarlı bir şekilde şu sözleri duyuyoruz;

- Lanetliyoruz!
- Kınıyoruz!
- Güçlü bir Türkiye istemiyorlar!
- Huzurumuzu kaçıramayacaklar!
- Kardeşliğimizi bozamayacaklar!
- Bıçak kemiğe dayandı!
- Bunlar terörün son çırpınışları!
- Sonları geliyor! 
- İnlerine gireceğiz!
- Global çeteler yine atakta!
- Bu dış güçlerin işi!
- Üst akıl yine harekete geçti! 
- Birlik ve beraberlik içinde olmamız gerek!
Hep boş şeyler ve laflar…

Şimdi bakın, ülkemiz son yıllarda hep terörle ve terör örgütleri ile işbirliği içerisinde olduğu yönünde anılmaya başladı. Bu saptamada büyük bir gerçeklik payı olduğu aşikârdır. ABD ve emperyalist güçler bunları sıraya koymuş, bir Pkk, bir Işid, sonra bir bakıyorsunuz alfabenin her harfini kullanarak yeni ortaya çıkardıkları terör örgütleri ile ülkemizde sırayla ölüm saçıyorlar, hedefleri iç bütünlüğümüzü ve dayanma gücümüzü kırmak. Akp’ nin yanlış ve basiretsiz kötü yönetimi yüzünden, komşu ülkelerdeki iç savaşlara destek olmasaydı, sınırlarına sahip çıkabilseydi, istihbaratı bir merkezde toplayıp Fetö’ ye vermeseydi, ülkenin dört bir yanına hendekler kazılarak bomba yığmalarını seyretmeseydi, Mit de tek bir yere bu kadar bağımlı olmasaydı, tüm bu olanlar da bu kadar yaşanmazdı. Yapan da, yaptıran da sebep olan da belli aslında!

Bu ülkenin bütünleştirici gücünü bu kadar tahrip eden, ilkelerini iyi okuyup anlayacağımız ve yolundan asla sapmayacağımız aydınlık yüzü Atatürk'ü ve onun kurduğu ülkeyi yok etmek için, ne olduğu belli olan (!) bir meczubun peşine takılmasalardı, bizler asla bu durumları ve bu olanları yaşamayacaktık. Ortadoğu bataklığının ne demek olduğunu çok daha fazla beter sahnelerle yaşayarak görmeye başladık! Bazılarına komplo teorisi gibi gelebilir ama ben şundan adım kadar eminim ki dünyada ne kadar aşırı dinci terör örgütü varsa hepsiyle uzaktan yakından bağı olan AKP'nin yanlış yönetimi sonucunda Türkiye'deki ve bölgedeki tüm terör eylemleriyle de uzaktan yakından bir şekilde ilişkisi var! Böyle bir algı var. Bu durum ülke ve toplum olarak bizleri her konuda bire bir etkilemektedir. Sadece 2017'nin ilk günlerine bakın anlarsınız! Önce Reina, Sonra Doğan Yayın grubuna Baskın, Şimdi de İzmir de patlama! Tüm bunlar sanki olayı bir Karşı-Devrim denemesinde insanlara gözdağı verir nitelikte olaylar! İşin en güzel yanı ne biliyor musunuz? Yani beni buna düşünmeye sevk eden şey! O da sudur ki; Akp’ nin işine yarıyor aslında, eğer bu ülkede bir gram Adalet ve Hukuk kaldıysa ki, kalmadı bana göre ama artık birileri bir şekilde bu vatan hainlerini "VATANA İHANETTEN” ve “SAVAŞ SUÇLUSU OLARAK YARGILAMALIDIR!” Yoksa dünya da TÜRKİYE diye bir ülke ve yıllardır birlikte yaşayan her rengi barındıran bir toplum kalmayacak, hadi onu da geçtim bu adamların yaptıklarıyla, dünya da senin benim gibi terörizmle alakası olmayan ve bölgesinde yıllarca “LAİKLİK” ilkesinin önemini kavrayarak yaşayan milyonlarca gerçek Müslümanda gümbürtüye gidecek! İç savaşa, bölünmeye ve kardeş kardeşi yok etmeye doğru hızla gidiyoruz!

Bu ülkede 15 yıldır her şey tuhaf gidiyor. Fetö ile düne kadar ortaklık tuhaf değil de olağan mı? Çözüm sürecinde Pkk ile yol arkadaşlığı tuhaf değil de olağan mı? Önce ESAD, sonrasında ESED demek tuhaf değil de olağan mı? İsrail’ e "one minute" diyip, sonrasında gizli anlaşmalar yapmak tuhaf değil de olağan mı? Keza Rusya, Irak, İran, Mısır, Libya, Katar ve Suudlar ve daha ne tuhaf olaylar var...

Burnundan ötesini göremeyen ve görmek istemeyen politikacılar ve onun "yandaş havuz medyası" topluma bu şekilde nasıl doğruları ve yolu gösterecekmiş! Açın bakın Tv. kanallarına ve gazetelere, 1980 dönemindeki zorlama ve baskılarla, tek tipleşen haberler ve içerikler gibi hep aynı. Tek merkezden ve elden çıkma çakma haberlerle milletin beyinleri uyuşturuluyor. Gerçekler hep yayın yasakları ve çarpıtmalarla saklanıyor. Her olaydan sonra bir yerlerden emir alırcasına ve o kadar her şeyi bilen bir tavırla konuşuyorlar ki, hep aynı yüzler, aynı fabrikadan, aynı söylemle ve klişelerle aynı torna tezgahından çıkmışlar. Tek tip konuşmalar, tek tip savunmalar, tek tip örnekler. Ülkenin bu kadar çok sorunu varken bile, konuşulan hep aynı yaşam hakkına müdahale ve gericilik dolu bir yaşamı örneklerle ve çarpıtarak vermeler. Yazık ya gerçekten yazık, gerçekleri görün, yazın ve söyleyin, size doğruları gösteren ve bunun için farklı ama olumlu çıkan seslere kulak verin, duyun artık…

Yoksa geçmişte yaşadıklarımız ve en son dün gerçekleşen İZMİR saldırıları asla durmayacak, her geçen gün bizleri yok etmeye ve bir felakete doğru götürecektir...

Bu ülkenin sorunu belli aslında;
Kılavuzu saray, basiretsiz ve derin stratejik uzmanı siyasetçiler ve yandaş medya olanın sonu, "İSTİKRAR" ile biter!



Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder