Geldiğimiz son nokta!
-Atatürk'çü ve Cumhuriyetçi askerleri fetöcü-darbeci diye hapse attınız...
On dört yıllık kankanıza ise darbe yaptırdınız...
İçinizde bir tane bile FETÖ ile resim çektiren, ziyaret eden ve işbirliği yapanı tutuklamadınız...
Alnı secdeye değenden zarar gelmez dediniz...
T.C. tarihinde ilk defa TBMM ni fetoya bombalattınız...
Hedefe beraber yürüyoruz dediğiniz imamlara halkı kurşunlattınız...
Eyyyy Halkım feto bizi kandırdı demekten utanmadınız...
Sanki bütün olanların suçlusu gibi CHP ve tüm muhalifleri Fetocu ilan ettiniz...
Bir kişinin ikbali ve T.C.'yi bölmek için başkanlık (Padişahlık) deyip duruyorsunuz...
Kim bilir daha bilmediğimiz ne suçlar işlediniz de hükümdar olmak istiyorsunuz...
93 yıllık T.C' nin bütün maddi manevi değerlerine saldırıp duruyorsunuz...
Ülkede, bölgede barışı katlettiniz, kan ve göz yaşına halkı mahkum ettiniz...
T.C. vatandaşlarını kendi ülkesinde mülteci durumuna soktunuz...
Tek bir günümüz yok ki, göz yaşımız akmasın, yüreğimiz dağlanmasın...
Sarayında saltanat sürerken halkımızı açlığa mahkum ettiniz...
Ülkeyi sıfır terör ile teslim aldınız, şimdi ülkeyi bölünmekle tehdit ediyorsunuz...
On dört yıllık iktidarda ne hukuk kaldı, ne adalet, ne sağlık, ne de eğitim hepsini birbir yok ettiniz...
T.C. ayarlarıyla oynamayın diyen herkesi vatan haini olarak görüyorsunuz...
Emperyalistlerin kuklası, BOP eşbaşkanı olmakla gurur duydunuz...
Atatürk'ün "Yurtta sulh, Dünya'da sulh" ilkesini yok saydınız...
Ne olduğu belli bile olmayan başkanlık sistemini, parlamenter sisteme tercih ediyorsunuz...
Ülkenin tüm enerjisini Başkanlık sistemini gerçekleştirmek için harcıyorsunuz...
İşbirlikçi siyasetçiler ile birlikte anayasayı değiştirip kendinize göre totaliter monarşi-diktatör rejimi yaratmak istiyorsunuz...
Kinden, nefretten beslenenler, bir gün o kin ve nefret denizinde boğulup gidecektir...
Siyasal ve ideolojik,din ve mezhepsel, etnik kimlik gibi farklılıklarımız elbette olacaktır ülkemizde; çeşitlilikler ve farklılıklar düşünsel zenginliktir. Ancak, mesele bu değil. Aradığımız ilkesel ve ülkesel değerler ve duyarlılıktır, iyiliktir; fakat ortak değerlerde ve iyilikte bile buluşamıyoruz. Ortaklaşa gülmeyi ve ağlamayı unutmayı bırakın, kaybettik artık...
Güç insanı yoldan çıkarıyor. Güç sahibi olunca insan, her yaptığını mübah, yapılanı hakkı görüyor. Herkes kendi liderinin yaptığını haklı görüyor, saçma bir fanatizm ile savunuyor. Bence bizim en büyük PROBLEMİMİZ kendi liderlerimizi eleştirilemez görmemiz. Bir de insanlık, adalet, dürüstlük gibi kavramları reel hayatta samimi olarak uygulamıyoruz. Muhalefet neden vardır? İktidardakileri kontrol eden bir mekanizma olması için vardır. Hataları düzeltmek için vardır. Yanlışa yanlış, doğruya doğru demek için vardır. Ülkenin menfaatleri için vardır. Peki işlevselliği var mı? Hepsi lafta kaldı. Kendi değerlerimizi ve ilkelerimizi ödünler vererek, bir bir kaybediyoruz. Ayağımıza sıkanlar bir başkası değil, bizleriz. Bazen kör, bazen topal, bazen de felç geçirerek yapmamız gerekenleri asla yapamıyoruz. Toplumu bilinçlendirmemiz ve uyandırmamız gereken zamanlar da ise bir sebeple sessizleşiyoruz, hissizleşiyoruz. Topluma umut olması gereken genelde muhalefettir, ama umut olmak yerine umutsuzlaşmamıza, karamsarlaşmamıza neden olarak, bırakın kötünün iyisini seçmemizi, kötünün kötüsünü seçmek zorunda ve seçeneksiz bırakılıyoruz...
Tarih bilmeyenler kendi kafalarının dikine gitmeye devam ediyor. Kendilerine göre tarihi yeniden ederek, yaşanmış önemli tarihsel olaylar üzerinde algılar oluşturuyorlar. Olgular ve olaylar değişmedikçe sonuç da değişmez, tarih tekerrür etmeye devam eder. Aynı şey Fetö'nünde başına geldi, güçlendikçe muhaliflerine saldırdı, palazlandıkça kibirlendi ve sonunu getirdi!!!
80 milyonluk bir ülkenin başbakanı DEDİĞİM OLMAZSA ÜLKE BÖLÜNÜR diyebiliyorsa eğer, ben sade bir vatandaş olarak ancak UTANIN derim çünkü BÖLÜNÜR sözcüğü iktidarınız döneminde ortaya atıldı, demek bu 14 yıllık iktidarınız döneminde ülkenin bölünmesine katkınız olmuştur. Zemin hazırlamışsınız. Davutoğlu Ahmet efendi ne demişti 8 haziran dan sonra????? " Terör olayları OYUMUZU arttırdı ". Buldunuz bir zeka yoksunu satılmış bir siyasi parti ve yandaşlarını, istediğiniz şekilde yönetiyorsunuz. Ama bilmenizi isterim ki, birgün bu milletten öyle bir tokat yiyeceksiniz ki, kendiniz bile şaşacaksınız...
1000 Ali 'nin, RTE başkan olmazsa ülke bölünür demesinden şunu anlamalıyız;
Bunlara verilmiş çok gizli bir görev var, bildikleri esrarengiz planlar var.
Yani Türk halkı RTE 'nin başkanlığına odaklanmalı!!!
Milletin diğer olayları görmesini, duymasını ve bilmesini istemiyorlar...
Bu, aslında mantıklı insanların kolayca çözebilecekleri bir şifredir...
Ülkemizde olan biten tüm KAOTİK OLAYLARDA Tayyip 'gillerin bir şekilde parmakları olduğunun İTİRAFI niteliği taşımaktadır...
Aklı selim olan her insan bunu kavrayabilir...
Bunların zihniyetinde Başkanlıktan ziyade, aslında Padişahlık sistemi getirme arzusu var!!!
VATAN HAİNLİĞİNDEN yargılanma korkuları var...
Ama unutulmasın ki; hiç bir diktatörlük sonsuza kadar sürmemiştir!!!
BOP eş başkanı istese de, istemese de CUMHURİYET REJİMİNİ yıkmak zorunda. Çünkü; onu iktidara taşıyan siyonistlerin Ortadoğu planına göre ilk önce Ortadoğu eyaletlere ayrılacak kısa bir süre sonra da o eyaletler sömürülebilir ve kontrol edilebilir küçük devletcikler olacak. Bu planın aynısı 14 yıldır vizyonda ve şuan ülkemiz içinde oynanıyor. BÖL-PARÇALA-YÖNET mantığı tam gaz devam ediyor...
Ülke karıştırılmak isteniyor diyen Akp'liler var. Evet doğru, ülke dışarıdan karıştırılmak isteniyor ama Akp hükümeti yangına körükle gidiyor. İçerdeki işbirlikçileri kendilerine verilen görevi uygulamada hukuk tanımıyorlar. Ülke bir karışsın da tüm muhaliflere ve kendilerine karşı olanlara yumruğumuzu vuralımın derdindeler. Hakimiyetimiz mutlak olsun, daim olsun düşüncesi çok fena. Ben anlayamadım Akp ve gölge/gerçek genel başkanları, karıştırmak mı istiyorlar, yatıştırmak mı istiyorlar ülkeyi? Ayaklanma çok taze, izleri hala duruyor. Kendilerini diktatörlük için cesaretlendirenlerin asıl amaçlarını ve kimliklerini bir kez daha dikkatlice incelemelerinde fayda var...
OHAL' le birlikte istedikleri kanunları KHK yardımıyla çıkarabiliyorlar...
Meclis işlevsiz hale getirelerek pasifize ediliyor...
Anamuhalefet genelbaşkanına yumruk atılır...
Anamuhalefet genelbaşkanına ayağına mermi bırakılır ve sonrasında suikast düzenlenir...
Anamuhalefet genelbaşkan yardımcısı ayağından vurulur...
Anamuhalefet İl-İlçe başkanlarına saldırılar yapılır...
Muhalif yapı ve gruplar tasfiye edilir...
Sonuç olarak; Muhalefetin beceriksizlikleri yüzünden kurbanlık koyunlar gibi sessizce sıranın bizlere gelmesini bekliyoruz...
Ameliyata giren narkoz almış hasta gibi hareketsizce yatıyoruz...
Her şeyi görüyoruz, duyuyoruz ve biliyoruz ama müdahale edecek takatımız yok...
Kolumuz, ayağımız ve bedenimiz uyuşuyor ve zaman geçtikçe kaybediyoruz...
Masadayız!!!
Bir canımız kaldı geriye...
Onu da kaybetmeye razı mıyız?
Bizleri bugünden daha zor geçecek karanlık günler bekliyor. Bu yazımla bağlantılı olarak daha önce yazdığım "BUNDAN SONRA NELER OLACAK?" adlı yazımı tekrar okumanız dileğimle linkini paylaşıyorum...
http://nihatbuyuk.blogspot.com.tr/2016/08/bundan-sonra-neler-olacak.html
0 yorum:
Yorum Gönder