Roma İmparatorluğu-3

Roma İmparatorluğunda yaşanan entrikalar, kışkırtmalar ve kıskançlıklar o kadar dışa vurmuştu ki, bu dönemlerde özellikle anne-oğul ve diğer komutanların ve senatodakilerin birbirlerinin eşleriyle aşk ilişkileri ile devlet yönetiminde kadınların (Daha sonraki bölümde “Kadınlar Hanedanı” başlığı ile bu konuyu ayrıca ele alacağımız dönem) ön plana çıktıklarını ve tahta çıkan İmparatorları açıkça etkilediklerini görüyoruz. İmparataorların paranoyaklıklarını, korkularını ve kuşkularını kullanarak yanlış işler yapmalarına ve kötü kanlı bir yönetim sergilemelerine yol açmaktadır. Her yazımda da belirttiğim gibi M.Ö. ve M.S. tarih yazılarımda geçmişteki taht kavgalarının, günümüzdeki adı ile koltuk savaşlarının farklı yöntemlerle de olsa hız kesmeden hala devam ettiğini görebiliyoruz. Yani tarih tekerrür ediyor…

Tiberius (M.S. 14-37)
İmparator Augustus’ un M.S. 14’ te ölmesiyle başa geçen Tiberius ilk yıllarında bazı taht çatışmalarını çözmek amacıyla oğlu Drusus’ u Pannonia’ ya (Kuzey ve doğusunda Tuna, Batısında ve yukarısında İtalya olan bir Roma Eyaleti), evlatlık aldığı yeğeni Germanicus’ u  Ren bölgesindeki isyanları bastırmakla görevlendiriyor. Tiberius'un yönetiminin ilk yılları huzurlu ve nispeten tehlikesiz geçiyor. Roma'nın tüm gücünü güvence altına aldı ve hazineyi zenginleştirdi. Ancak çok geçmeden Tiberius'un saltanatına paranoya ve iftira hâkim oldu...

Doğu’da çıkan karışıklıkları bastırması için Germanicus’ u büyük yetkilerle gönderiyor. Kappadokia (Nevşehir-Kırşehir-Niğde-Aksaray ve Kayseri) ve Kommagene (Adıyaman-Kahramanmaraş ve Gaziantep) Roma eyaleti yapıyor ve Syria valisi Piso ile bir anlaşmazlık yaşıyor. Tiberius tarafından M.S. 19 yılında birçok kimse tarafından yeğeni Germanicus'un Antiokheia’ da (Antakya) ölümünden sorumlu tutuluyor. (Ölüm nedeni zehirlenme) M.S. 23 yılında da oğlu Drusus ölüyor. (Ölüm sebebi yine zehirlenme) Drusus’ un karısı ve sevgilisi Seianus tarafından zehirlenmesi 8 yıl sonra ortaya çıkıyor. Tiberius giderek kendi içine çekildi. Bir dizi ihanet davası ve idam başlattı. İktidarını muhafız komutanı Lucius Aelius Seianus'a bıraktı. Kendisi M.S. 26 yılında Capri adasındaki villasında yaşamak üzere emekli oldu. Bu arada yönetimi bıraktığı Seianus iştahla zulmetmeye devam ediyor. Seianus M.S. 31 yılında Tiberius'un yanında eş konsül olarak ve imparatorun yeğeni Livilla ile evlenerek gücünü pekiştirdi. Ama bu noktada kendi kazdığı çukura düşüyor. O güne kadar kendi çıkarına kullandığı imparatorun paranoyası kendi aleyhine dönüyor. Aynı yıl Seianus birçok yakınıyla birlikte idam ediliyor. Daha sonraki yıllarda ise taht entrikaları her İmparatordan sonra devam ediyor…

Caligula (M.S. 37-41)
Tiberius öldüğü sırada yerine geçebilecek kişilerin büyük bölümü gaddarca öldürülmüştü. Akla yatkın olan vâris (ve Tiberius'un kendi tercihi) küçük yeğeni Germanicus'un oğlu Gaius'du (daha bilinen adıyla "Caligula" ya da "küçük çizmecik ya da çizme"). Caligula zulme son verip amcasının kayıtlarını yakarak iyi bir başlangıç yaptı. Ancak ne yazık ki çok geçmeden bir hastalığa yakalandı. M.S. 37' nin sonlarında Caligula aklİ dengesizlikler göstermeye başladı. Modern yorumcular hastalığının aklî dengesizliğe, hipertiroidi ve hatta sinir krizine (belki de Caligula'nın konumundan ötürü) yolaçan ensefalit olduğunu düşünmektedirler. Sebebi ne olursa olsun o noktada hükümdarlığında bariz bir değişim olmuş ve hayatını ele alanların kendisinin deli olduğunu düşünmelerine neden olmuştur…

Caligula'nın hayatıyla ilgili bilinenlerin çoğu Suetonius'un Oniki Sezar'ın hayatları adlı çalışmasında anlattıklarıdır. Suetonius'a göre Caligula bir keresinde en sevdiği atı Incitatus'u Roma senatosuna atamaya kalkmıştı. Deniz tanrısı Neptün ile savaşmaları için askerlerine Britanya'yı işgal etmelerini emretmiş ama son dakikada fikrini değiştirip Fransa'nın kuzeyinde deniz kabuğu toplatmıştı. Kız kardeşleriyle ensest ilişkilere girdiğine inanılmaktadır. Heykelinin Kudüs'deki tapınağa dikilmesini emretmişti. Eğer arkadaşı kral Herod tarafından bu fikrinden vazgeçirilmemiş olsa şüphesiz bir isyana sebep olacaktı. İnsanları gizlice öldürtüp, sonra da sarayına davet ederdi. Gelmediklerinde ise şaka yollu intihar etmiş olabileceklerini söylerdi. M.S. 41 yılında Caligula muhafız komutanı Cassius Charea tarafından öldürüldü. Yönetimi zamanında öldürdüğü kardeşi ve muhaliflerin böylece bedelini ödemiş oluyordu. İmparatorluk ailesinden göreve gelebilecek tek kişi amcası Tiberius Claudius Drusus Nero Germanicus'du…

Claudius (41-54)
Claudius uzun süre ailenin geri kalanı tarafında zayıf ve aptal biri olarak görülmüştü. Oysa ne amcası Tiberius gibi paranoyak, ne de yeğeni Caligula gibi deliydi. Bu yüzden de imparatorluğu makul bir dirayetle yönetebilme becerisine sahipti. Bürokrasiyi iyileştirmiş ve vatandaşlık ve senato tutanaklarını daha etkin hale getirmiştir. Ayrıca M.S. 43’  te Britanya'nın işgaline ve kolonileştirilmesine devam etmiş  ve imparatorluğa doğuda yeni eyaletler katmıştır. Ostia'da Roma için kışlık bir liman inşa ettirmiş böylece kötü hava koşullarında imparatorluğun diğer kısımlarından hububatın gelmesi için bir yer sağlamıştır…

Kendi aile yaşantısında ise Claudius o kadar başarılı değildi. Karısı Messalina kendisini aldatıyordu. Entrikaları ve oyunları hiç bitmiyordu. Yakın çevresindekilerin bir çoğunu aşırı kıskançlıkları sonucu öldürtüyordu. Claudius bunu öğrendiğinde Messalina'yı idam ettirdi ve yeğeni Genç Agrippina ile M.S. 49’ da evlendi. Agrippina beraberindeki bir dizi azledilmişle birlikte Claudius'un üzerinde aşırı derecede bir nüfuz oluşturdular ve her ne kadar ölümüyle ilgili çelişkili anlatımlar olsa da Claudius'u M.S. 54 yılında karısının zehirlemiş olması kuvvetle muhtemeldir. Claudius'un ölümü ile kendi öz oğlu Britannicus olmasına rağmen, genç eşinin olağanüstü entrikaları sayesinde Agrippina'nın önceki evliliğnden olan oğlu 17 yaşındaki Luciuc Domitius Nero'nun önünü açmış oluyordu…

Nero (54-68)
Nero M.S. 54 yılında M.S. 68'e kadar iktidarda kaldı. İlk icraatlarından biri Claudius’ un öz oğlu Britannicus’ u kendine tehdit olabileceği endişesiyle bir akşam yemeği sırasında zehirliyordu. Hükümdarlığı sırasında dikkatini daha fazla diplomasi, ticaret ve imparatorluğun kültürel sermayesinin arttırılmasına verdi. Tiyatroların inşa edilmesi için emirler verdi ve spor oyunlarını destekledi. Hükümdarlığı sırasında Partlara karşı başarılı bir savaş yürütüldü ve barış antlaşması yapıldı (M.S. 58-63) Nero artık annesini de kendisine bir tehdit olarak algılamasına yol açan sevgilisi Poppaea Sabina’ nın kışkırtmalarıydı. M.S. 59’ da annesini bir akşam yemeğine davet ediyor ve yemek sonrası gemiyle evine dönecek ve gemisi batıralacaktı. Ama annesi yüzerek kurtuluyor ve evine gidiyor ama Nero oraya adamlarını gönderterek annesini öldürtüyordu. Sevgilisi Poppaea Sabina daha sonra İmparatorluk (Roma tarihinde Dört İmparatorlar yılı olarak geçen dönem) koltuğuna oturacak ve kendi komutanlarından biri olan Otho’ nun karısıdır. Briton isyanı bastırıldı (M.S. 60-61) ve Yunanistan ile kültürel bağlar geliştirildi. Ancak Nero bir tiran ve M.S. 64 yılında Roma ‘da büyük bir yangın çıkar ve "Roma yanarken lir çalan imparator" olarak hatırlanır. Askeri bir darbe sonucunda Nero gizlenmek durumunda kaldı. Anlatılanlara göre Roma senatosu tarafından idam edilmesi söz konusu olunca M.S. 68 yılında 30 yaşında iken intihar ediyor. Son sözleri "İçimde nasıl bir sanatçı ölüyor" idi…


Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder