Roma
İmparatorluğunda yaşanan entrikalar, kışkırtmalar ve kıskançlıklar o kadar dışa
vurmuştu ki, bu dönemlerde özellikle anne-oğul ve diğer komutanların ve
senatodakilerin birbirlerinin eşleriyle aşk ilişkileri ile devlet yönetiminde kadınların
(Daha sonraki bölümde “Kadınlar Hanedanı” başlığı ile bu konuyu ayrıca ele
alacağımız dönem) ön plana çıktıklarını ve tahta çıkan İmparatorları açıkça
etkilediklerini görüyoruz. İmparataorların paranoyaklıklarını, korkularını ve kuşkularını
kullanarak yanlış işler yapmalarına ve kötü kanlı bir yönetim sergilemelerine
yol açmaktadır. Her yazımda da belirttiğim gibi M.Ö. ve M.S. tarih yazılarımda geçmişteki
taht kavgalarının, günümüzdeki adı ile koltuk savaşlarının farklı yöntemlerle de
olsa hız kesmeden hala devam ettiğini görebiliyoruz. Yani tarih tekerrür ediyor…
Tiberius (M.S.
14-37)
İmparator Augustus’ un M.S. 14’ te ölmesiyle başa geçen
Tiberius ilk yıllarında bazı taht çatışmalarını çözmek amacıyla oğlu Drusus’ u
Pannonia’ ya (Kuzey ve doğusunda Tuna, Batısında ve yukarısında İtalya olan bir
Roma Eyaleti), evlatlık aldığı yeğeni Germanicus’ u Ren bölgesindeki isyanları bastırmakla
görevlendiriyor. Tiberius'un yönetiminin ilk yılları huzurlu ve nispeten
tehlikesiz geçiyor. Roma'nın tüm gücünü güvence altına aldı ve hazineyi
zenginleştirdi. Ancak çok geçmeden Tiberius'un saltanatına paranoya ve iftira
hâkim oldu...
Doğu’da çıkan karışıklıkları bastırması için Germanicus’ u büyük
yetkilerle gönderiyor. Kappadokia (Nevşehir-Kırşehir-Niğde-Aksaray ve Kayseri)
ve Kommagene (Adıyaman-Kahramanmaraş ve Gaziantep) Roma eyaleti yapıyor ve
Syria valisi Piso ile bir anlaşmazlık yaşıyor. Tiberius tarafından M.S. 19
yılında birçok kimse tarafından yeğeni Germanicus'un Antiokheia’ da (Antakya)
ölümünden sorumlu tutuluyor. (Ölüm nedeni zehirlenme) M.S. 23 yılında da oğlu
Drusus ölüyor. (Ölüm sebebi yine zehirlenme) Drusus’ un karısı ve sevgilisi Seianus
tarafından zehirlenmesi 8 yıl sonra ortaya çıkıyor. Tiberius giderek kendi
içine çekildi. Bir dizi ihanet davası ve idam başlattı. İktidarını muhafız
komutanı Lucius Aelius Seianus'a bıraktı. Kendisi M.S. 26 yılında Capri
adasındaki villasında yaşamak üzere emekli oldu. Bu arada yönetimi bıraktığı
Seianus iştahla zulmetmeye devam ediyor. Seianus M.S. 31 yılında Tiberius'un
yanında eş konsül olarak ve imparatorun yeğeni Livilla ile evlenerek gücünü
pekiştirdi. Ama bu noktada kendi kazdığı çukura düşüyor. O güne kadar kendi
çıkarına kullandığı imparatorun paranoyası kendi aleyhine dönüyor. Aynı yıl Seianus
birçok yakınıyla birlikte idam ediliyor. Daha sonraki yıllarda ise taht
entrikaları her İmparatordan sonra devam ediyor…
Caligula (M.S.
37-41)
Tiberius öldüğü sırada yerine geçebilecek kişilerin büyük
bölümü gaddarca öldürülmüştü. Akla yatkın olan vâris (ve Tiberius'un kendi tercihi)
küçük yeğeni Germanicus'un oğlu Gaius'du (daha bilinen adıyla
"Caligula" ya da "küçük çizmecik ya da çizme"). Caligula
zulme son verip amcasının kayıtlarını yakarak iyi bir başlangıç yaptı. Ancak ne
yazık ki çok geçmeden bir hastalığa yakalandı. M.S. 37' nin sonlarında Caligula
aklİ dengesizlikler göstermeye başladı. Modern yorumcular hastalığının aklî
dengesizliğe, hipertiroidi ve hatta sinir krizine (belki de Caligula'nın
konumundan ötürü) yolaçan ensefalit olduğunu düşünmektedirler. Sebebi ne olursa
olsun o noktada hükümdarlığında bariz bir değişim olmuş ve hayatını ele
alanların kendisinin deli olduğunu düşünmelerine neden olmuştur…
Caligula'nın hayatıyla ilgili bilinenlerin çoğu Suetonius'un
Oniki Sezar'ın hayatları adlı çalışmasında anlattıklarıdır. Suetonius'a göre
Caligula bir keresinde en sevdiği atı Incitatus'u Roma senatosuna atamaya
kalkmıştı. Deniz tanrısı Neptün ile savaşmaları için askerlerine Britanya'yı
işgal etmelerini emretmiş ama son dakikada fikrini değiştirip Fransa'nın
kuzeyinde deniz kabuğu toplatmıştı. Kız kardeşleriyle ensest ilişkilere
girdiğine inanılmaktadır. Heykelinin Kudüs'deki tapınağa dikilmesini
emretmişti. Eğer arkadaşı kral Herod tarafından bu fikrinden vazgeçirilmemiş
olsa şüphesiz bir isyana sebep olacaktı. İnsanları gizlice öldürtüp, sonra da
sarayına davet ederdi. Gelmediklerinde ise şaka yollu intihar etmiş
olabileceklerini söylerdi. M.S. 41 yılında Caligula muhafız komutanı Cassius
Charea tarafından öldürüldü. Yönetimi zamanında öldürdüğü kardeşi ve
muhaliflerin böylece bedelini ödemiş oluyordu. İmparatorluk ailesinden göreve
gelebilecek tek kişi amcası Tiberius Claudius Drusus Nero Germanicus'du…
Claudius (41-54)
Claudius uzun süre ailenin geri kalanı tarafında zayıf ve
aptal biri olarak görülmüştü. Oysa ne amcası Tiberius gibi paranoyak, ne de
yeğeni Caligula gibi deliydi. Bu yüzden de imparatorluğu makul bir dirayetle
yönetebilme becerisine sahipti. Bürokrasiyi iyileştirmiş ve vatandaşlık ve
senato tutanaklarını daha etkin hale getirmiştir. Ayrıca M.S. 43’ te Britanya'nın işgaline ve kolonileştirilmesine devam etmiş ve imparatorluğa doğuda yeni eyaletler
katmıştır. Ostia'da Roma için kışlık bir liman inşa ettirmiş böylece kötü hava
koşullarında imparatorluğun diğer kısımlarından hububatın gelmesi için bir yer
sağlamıştır…
Kendi aile yaşantısında ise Claudius o kadar başarılı
değildi. Karısı Messalina kendisini aldatıyordu. Entrikaları ve oyunları hiç
bitmiyordu. Yakın çevresindekilerin bir çoğunu aşırı kıskançlıkları sonucu
öldürtüyordu. Claudius bunu öğrendiğinde Messalina'yı idam ettirdi ve yeğeni
Genç Agrippina ile M.S. 49’ da evlendi. Agrippina beraberindeki bir dizi
azledilmişle birlikte Claudius'un üzerinde aşırı derecede bir nüfuz
oluşturdular ve her ne kadar ölümüyle ilgili çelişkili anlatımlar olsa da
Claudius'u M.S. 54 yılında karısının zehirlemiş olması kuvvetle muhtemeldir.
Claudius'un ölümü ile kendi öz oğlu Britannicus olmasına rağmen, genç eşinin
olağanüstü entrikaları sayesinde Agrippina'nın önceki evliliğnden olan oğlu 17
yaşındaki Luciuc Domitius Nero'nun önünü açmış oluyordu…
Nero (54-68)
Nero M.S. 54 yılında M.S. 68'e kadar iktidarda kaldı. İlk
icraatlarından biri Claudius’ un öz oğlu Britannicus’ u kendine tehdit
olabileceği endişesiyle bir akşam yemeği sırasında zehirliyordu. Hükümdarlığı
sırasında dikkatini daha fazla diplomasi, ticaret ve imparatorluğun kültürel
sermayesinin arttırılmasına verdi. Tiyatroların inşa edilmesi için emirler
verdi ve spor oyunlarını destekledi. Hükümdarlığı sırasında Partlara karşı
başarılı bir savaş yürütüldü ve barış antlaşması yapıldı (M.S. 58-63) Nero
artık annesini de kendisine bir tehdit olarak algılamasına yol açan sevgilisi
Poppaea Sabina’ nın kışkırtmalarıydı. M.S. 59’ da annesini bir akşam yemeğine davet
ediyor ve yemek sonrası gemiyle evine dönecek ve gemisi batıralacaktı. Ama
annesi yüzerek kurtuluyor ve evine gidiyor ama Nero oraya adamlarını
gönderterek annesini öldürtüyordu. Sevgilisi Poppaea Sabina daha sonra
İmparatorluk (Roma tarihinde Dört İmparatorlar yılı olarak geçen dönem) koltuğuna
oturacak ve kendi komutanlarından biri olan Otho’ nun karısıdır. Briton isyanı
bastırıldı (M.S. 60-61) ve Yunanistan ile kültürel bağlar geliştirildi. Ancak
Nero bir tiran ve M.S. 64 yılında Roma ‘da büyük bir yangın çıkar ve "Roma
yanarken lir çalan imparator" olarak hatırlanır. Askeri bir darbe
sonucunda Nero gizlenmek durumunda kaldı. Anlatılanlara göre Roma senatosu
tarafından idam edilmesi söz konusu olunca M.S. 68 yılında 30 yaşında iken
intihar ediyor. Son sözleri "İçimde nasıl bir sanatçı ölüyor" idi…
0 yorum:
Yorum Gönder