Kelaynaklar, genellikle kayalık ve yarı çöl olan kuraklık bölgelerde yaşamlarını sürdürmektedirler. Diğer bazı kuş türlerine göre biraz daha iri yapılılar ve suda, çamurda rahatlıkla yürüyebilirler. Gagaları ince ve uzundur, kanatları ise 120- 130 cm çapındadır. Adlarının kelaynak olması başlarının üzerinde tüy bulunmasından kaynaklanmaktadır. Renkleri ise, siyahımsıdır, ancak güneşin vermiş olduğu parlaklıkta mavi, kavuniçi ve parlak yeşile kayabilmektedir...
Nuh peygamber, kelaynak kuşlarını bereket sembolü olarak ‘’Tufan’’ gemisine almıştır. Ancak, kelaynakların bu sembolizesi fazla sürmemiş olmalı ki avcılık alanında kullanılmaya başlanmışlardır. Özellikle avlanmanın yasak olduğu dönemlerde kelaynak kuşlarından fazla faydalanılmıştır ve şu anda nesli tükenme tehlikesi ile kaşı karşıyadır.
Genelde bu kuşlar, akrep, çekirge, danaburnu, yılan, karınca ve örümcek gibi hayvanlarla beslenirler ve ot yemezler. Yuvalarını yüksek yerlere yapmayı tercih ederler ve kendileri yırtıcı hayvanlardan korurlar...
Kelaynak kuşlarını diğer türlerinden ayıran en büyük özelliği tek eşli olmaları ve eşlerine sonsuz saygı duymalarıdır. Hatta eşlerden birinin ölmesi halinde pek çok kelaynak kuşu ölüm rejimi yaptığı ya da kendileri yüksek kayalardan aşağı attıkları bilinir. Bereketi ve bolluğu simgeleyen bu kuşların yok olmaması için ve gelecek nesillere türlerinin yetişmesi için gerekli çalışmalar sürmektedir. Özellikle ülkemizin Urfa-Birecik bölgesinde kelaynak kuşları çok sevilmektedir. Bu bölge kelaynaklar için gerekli bütün önlemleri alıp, yaşamlarını kolaylaştırmak adına bazı çalışmalar başlatmıştır. Sevgililer günü olan 14 şubatta Urfa-Birecik bölgesinin gökyüzünü kelaynak kuşları kaplar. Özellikle 50 yıl öncesine kadar üreme yapmak için gelen kelaynak kuşlar için şehirde meydanında şenlikler düzenlenir ve bayram havası yaşanır...
Kelaynak kuşları, uygulanılan zirai ilaçlardan oldukça fazla etkilendiklerinden, pek çok avcı tarafından uygun olmayan dönemlerde avlanmalarından ve göç ettikleri süreçlerde olumsuz hava koşullarından dolayı sayılarında günden, güne azalmalar görülmektedir. Göç olayının ardından geri dönüş yapmayan kelaynak kuşları için orman ve köy işleri bakanlığı tarafından, Urfa-Birecik'te kelaynakların üremesini sağlamak ve neslinin kaybolmasının önüne geçmek için muhtelif istasyon kurulmuştur. Kurulan bu istasyonda ilk önce iki ergin ve dokuz minik yavru kuş, zararı olamayan ağlar ile yakalanılır uygun kafeslere alınır. 1977 yılında üretime başlanılır ve sadece yağsız kırmızı et, haşlanmış yumurta, rende yapılmış havuç ve çeşitli yem karmaları ile beslenmesi sağlanır. 1999 yılına gelindiğinde 52 adet olan kelaynak kuşu üreme yapmaları için serbest bırakılır. Üreme sonrasında 23 adet yavru elde edinmiş ve sayıları toplam olarak 75'e kadar ulaşmıştır. Bu kelaynaklardan bir kısmı çeşitli hayvanat bahçelerine gönderilip koruma altına alınmıştır ve bir kısmı da doğaya salınmıştır. Kelaynak kuşlarının kutsal sayıldığı çeşitli ilçelerde özellikle de urfa-Birecik ve çevresi bu kuşlar için hala festivaller düzenler ve kuşların neslinin tükenmemesi için halk elinden gelen çabayı gösterir...
Kelaynak Kuşlarının tuhaf görünüşleri onlara artı puan kazandırır. Özellikle başlarının üstünde saç olmamaları ve enselerinde bulunan tüyler onlara komik bir hava katar ve bu yüzden çok sevilirler. Bu görüşlerinin dışında sağlam karakterliler ve vefalılardır...
0 yorum:
Yorum Gönder