Vefasızlar!

Divan edebiyatımızın muhteşem isimlerinden Fuzûlî vefasızlıkla ilgili bakın ne güzel söylemiş...
"Her kimden vefa istediysem, ondan cefa gördüm; 
kimi gördüysem vefasız dünyada, onun vefasızlığını da gördüm..."

İnsan olmak birazda unutmak demektir, biraz da vefasız olmak demektir...
İnsan olmak biraz da kendini kandırmaktır, biraz da yaşıyormuş gibi yaşayabilme demektir...
Bu toplumda en çok yakındığımız konuların başında geliyor vefasızlık...
Kendisine yaptığımız pek çok iyiliği ve fedakar davranışlarımızı unutarak bize yaşattığı bazı haksızlıklar sebebiyle bazen karşımızdaki için “vefasız”, “bu kadar vefasızlık olur mu?” ya da bütün bu vefasızlıklar sebebiyle genelleştirerek “vefasız dünya” dediğimiz oluyor...

Gerçekten herkesin harcı değil vefalı olmak. Yüzüğü nasıl pırlanta değerli kılıyorsa, insanı değerli yapan da vefadır. Geçmişte sizinle son derece samimi olan, sizden ayrılmayan kişiler bir gün geliyor, sizi unutuyorlarsa ve arkanızdan hançerliyorlarsa bu vefasızlığın ta kendisidir...
Bunun bir sonraki adımında, yani yapılan bütün iyiliklere karşı bırakın sizi unutmayı, bir de size büyük haksızlıklar yapılabiliyorsa bu oldukça ahlak dışı bir durumdur...

Bu dünyada vefalılar, vefasızlardan maalesef az. İnsan şu dünyada belki iş adamı, bilim insanı, sanatçı, sporcu, siyasetçi, din adamı vs. olabiliyor, ama bunların bir kısmında vefaya pek rastlanmıyor...

Çıkarları söz konusu olunca en yakınını bile unutabilen ve hatta satabilen kişilerden şiddetle kaçınmak gerekir. Bu tür insanların ne kadar elinden tutarsanız tutun, ne kadar iyilik yaparsanız yapın, ne kadar destek olursanız olun, hiç fark etmez; bir anda sizi silerler. ve satarlar. Çünkü bu tür insanlar için her şey kendi menfaatleri üzerine kurulmuştur. Kendileri o kadar değersizdirler ki, ardında bıraktıkları ya da sattıkları arkadaşları bunların değerini daha da düşürürler. Kendilerinin ne kadar insanlıktan nasibini almamış bir varlık olduklarını çok kolay ispatlarlar...

Bunlar için “bir kahvenin kırk yıl hatırı” asla yoktur. Tam tersine bu toplumda, içilen bir kahve adeta kırk yıl aramamaya, ilgilenmemeye rahatlıkla dönüşebiliyor. Sonuçta yaşadığımız dünya fani, yani geçici bir dünya. Vefasızlığın hâkim olduğu bu dünyada vefa sözcüğünü bilen ve tanıyan neredeyse yok. Vefasızlık maalesef bu coğrafyada egemenliğini sürdürüyor...

İyilik yapanlara bir teşekkürü bile çok görenler ve vefayı unutanlar, vicdan borcu, gönül borcu ve minnet borcu gibi kavramları nasıl hatırlasınlar?

Arkadaşlık ve dostlukta vefa sözcüğü, bu değerlerden uzak insanların dünyasında çok anlam taşımıyor. Çünkü onların dünyasında dostluklar sahte. Anlaşılan bu tür sahte dostlukların müşterisi de bir hayli var. Ve inanın artık eski dostlukların adı da tadı da yok...
Vefasızlık neredeyse yalancılığa dönüşmüş. Vicdanların, gönüllerin ve yüreklerin üzerine sanki kar yağmış da buz tutmuş. Vefalı olmayı unutanlar galiba en çok da fedakârlığı unutmuş görünüyorlar...

Farkında mısınız bilmem, ama bu fani dünyada vefalı dostların sayısı giderek azalıyor. Sözüne, sevgisine ve değerlerine sahip çıkan ve dostluğunuzun sizi yolda bırakmayacağına inandığınız kaç kişiyi sayabileceğinizi merak ediyorum doğrusu...


Merdivenin kaçıncı basamağında olduğunuzu, hadi; malı mülkü, kim olduğunuzu, banka hesabınızı ve hayatın size taktığı sıfatları unutup! Sanki biri seslenmiş gibi; kafanızı arkaya çevirin bakalım...

İnsan olmak; biraz da unutmak demektir!
Emeği unutmak?
Özveriyi, çalışmayı ve çabayı unutmak!
İnsan olmak; neden bilmem ama!  
Biraz da vefasız olmak demektir!

Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder