Dost kazığı!
-Günümüzde gerçek dost bulmak o kadar çok zor ki, mutlaka dost dediğimiz kişiden bir şekilde nasıl olursa olsun bir kazık yemişizdir ve gerçek dostluk hiçbir çıkar gözetmeden, yeri geldiğinde kendinden maddi manevi fedakarlık yapan kişidir...
Değerlerimizi hızla yitirdiğimiz bu günlerde artık dostluklar kurmak, dostlukları sürdürmek daha da bir önem taşımaya başladı. Dost sohbetlerinde konuşmaların nerede ise tamamına yakını dost bilinen kişilerden yenilen kazıkları konu alıyor. Konunun derinliklerine indikçe, acaba bu kazık atanlar ve kazık yiyenler arkadaş mı, dost mu diye sorgulamaya başlıyoruz. Konuşma biraz daha ilerledikçe gerçekten bu kişilerin kader birliği yapmış dostlar olduğu anlaşılıyor. Sonuçta da dostluğu kurmak zordur, ama onu sürdürmek daha da zordur...
Arkadaşlarınıza kazık atarak onları geçebilirsiniz. Hatta onların hakkı olanını, kirli planlarla siz elde edebilirsiniz. Kime kazık atacağınızı tamamen kendiniz belirlersiniz. İradenizle yaptıklarınızın karşılığınıda yine siz alırsınız. Bugün sizin dostlarınıza yaptıklarınızı, gün gelir dostlarınız size bedel ödeterek yapabilir. Sadece daha iyi yerlere gelmek, menfaat ve çıkar uğruna yapılan bu yaralayıcı oyunları uygulamaya koyabilirsiniz, ama emin olun yarın çevrenizde bunları yapacak arkadaş ve dostunuz kalmayabilir. Hayatınıza girenleri biçer-döver misali, bir değirmen gibi öğütürerek yok edebilirsiniz. Ama ne olursa olsun bugün ektiklerinizi, yarın biçeceksiniz. Kısaca bu dünyada ne ekersek, onu biçeceğiz...
Mutlu bir şekilde çıktığınız merdivenlerinde birer inişi olduğunu asla unutmayın!
"Yukarıya çıkarken her gördüğüne selam ver, çünkü aşağıya inerken yine aynı insanlarla karşılacaksın" gerçeği asla unutulmamalıdır...
Hayatımızın bu kadar hızlı, bu kadar yoğun ve bu kadar acımasız devam ettiği günümüzde, bazı zaman ağzı sıkı sırlarınızı paylaşabileceğiniz, bazı zaman üstesinden gelemediğiniz sorunlar karşısında omuzuna yaslanıp ağlayabileceğiniz, bazı zaman kötü günlerde yardıma muhtaç olabileceğiniz dostlara ihtiyaç duyulduğunda, o kalbi kırık dostlar yanınızda olmayabilir. Bu asla akıllardan çıkarılmamalıdır...
Günlük hayatımızın bir parçası haline gelen sosyal medyada "Bugün kimse için bir şeyler yapmak içimden gelmiyorsa, dün elimden geleni yaptığım halde hep nankörlük gördüğüm içindir" diye haykırmak istemiyorsak, arkadaş ve dostlarımıza asla kazık atmamalıyız. Sonuçta kalp kırıldı mı tamiri zordur. Güveni kaybettiğinizde, o güveni tekrar sağlamak ve bulmak da zordur. Hayatı yalnız ya da etrafınızda dostlarınızın olduğu bir yaşam arasında fark vardır. Seçim sizin, ya olduğunuz, göründüğünüz ve bilindiğiniz gibi bir hayatı seçeceksiniz, ya da aslında olmadığınız, görünmediğiniz ve bilinmediğiniz yönlerinizle yaşadığınız bir hayatı seçeceksiniz...
Kimsenin ahı, kimseye kalmaz!
Şimdi bu konuyla ilgili Mevlana ve öğrencisi ile ilgili anlatılan bir hikayeyi paylaşacağım sizlerle. Bilenlerimiz olduğu gibi, bilmeyenlerimiz de olabilir...
Mevlana ve bir öğrencisi, dostluğun ve arkadaşlığın konu edildiği bir söyleşiden çıkmışlar, yolda birlikte yürüyorlarmış. Biraz ileride yolun kenarında, iki köpeğin koyun koyuna sokulmuşlar, birlikte uyumakta olduklarını gördüler. Öğrencisi, biraz önceki söyleşinin de etkisi altında kalarak, bu görüntü karşısında çok duygulandı ve bu duygusunu Mevlana ile paylaşmak istedi:
"Efendim şu manzaraya bakın" dedi. "Ne denli yüce bir ders alınacak dostluk örneği, değil mi?"
Mevlana, öğrencisinin bu heyecanı karşısında hafifçe gülümsedi ve kişisel çıkarların nice dostlukları yakıp kül ettiğini anımsattıktan sonra ona, unutamayacağı bir ders verdi:
"Evlat, sen onların arasına bir kemik atıver de, bak o zaman gör dostluklarını" dedi.
"Bir dostluk, kişisel çıkar karşısında unutulmayacak denli sağlamsa, ancak o
durumda bir değer ifade eder ve ancak o zaman onun adına gerçek dostluk denilir."
HAYATI DOSTÇA YAŞAYALIM!
HAYATI BİRLİKTE YAŞAYALIM!
HAYATI BERABER YAŞAYALIM!
HAYATI PAYLAŞALIM!
NOT: KEMİKLERDEN UZAK DURUN!
0 yorum:
Yorum Gönder