Güçsüz insanlar!
-Bugün 21 Haziran en uzun gün. İnsanlık tarihide çok uzun ve bilinmezliklerle dolu...
İnsan davranışlarını inceleyen bilim insanları; güçlü insanın veya grubun yanında yer almak eğiliminin aslında kendi güçsüzlüğünü gizlemek olduğunu vurgulamaktadırlar...
İnsanoğlu eleştiriden hoşlanmaz, hele ki bu olumsuz bir eleştiriyse bundan kaçınır, bunun neticesinde de çoğunluğa aykırı düşmek işine gelmez ve güçlü olanın arkasına gizlenmeyi tercih eder...
Bu güçsüz bir kişiliğin göstergesidir!
Güçsüz kişilik, önce ailede olmak üzere, toplumda ve özellikle eğitim kurumlarında pekiştirilir...
Çocuğun düşünmesi engellendikçe çocuk sorgulamadan boyun eğmeyi öğrenir. Çünkü sorgulamak ona olumsuzlukları yaşatmaktadır. Çocukluğunda edindiği yaşam deneyimini sorgulamamaksa, çocuk bunu farkında olmadan karakterinin bir parçası haline getirir. İlerleyen yaşlarında ve bütün yaşamı boyunca bu karakteri yanında taşıyacak ve korktuğu her ortamda grup psikolojisine uyarak çoğunluğun yanında yer alacaktır. Çoğu zaman savunduğu fikrin ne olduğunu bilmeyecek, kendisine ters gibi de gelse çoğunluğa boyun eğecektir. Hatta kendi düşüncesi hiç olmayacak ya da ortama göre farklı şeyleri savunacaktır. Bu da sağlam ilişkiler kurmasını engelleyecektir...
Çevremizde bu tip kişiliklere çok sık rastlarız. Bu kişiler toplum tarafından genelde eleştirilen, güvenilmeyen kişiliklerdir. İşin en karmaşık yanı ise bu tarz kişilik geliştirmiş insanların kendileri gibi olan insanlarla iletişimleridir. Birliktelikleri dostluğa ve sevgiye değil, çıkar ve menfaat ilişkilerine dayanır. Bu tarz güçsüz kişilik sahibi insanların çokluğu toplumsal hayatın içindeki genellemede, o topluluğun genel görüntüsünün bu yönde olmasına neden olur...
Toplumdaki yanlışın çoğunluk tarafından benimsenerek gelecek kuşaklara aktarılması ve günden güne çoğalması, o toplumun içinde bulunan, doğru davranışı benimsemiş kişiler için zor bir durumdur. Çünkü o kişiler istisna olsalar da hem o genellemenin bir parçası olmak zorundadırlar, hem de o tarz insanlarla yaşamanın zorluğunu çekmektedirler...
Karakter, doğuştan kazanılmayan ve sosyal bir kavram olarak insanların çok yönlü özelliklerini tanımaya yarayan davranışlar bütünlüğüdür. İnsanın kendisine, çevresindekilere, genel olarak topluma karşı tavırlarını belirleyen karakter, toplumsal bir kavramdır. İyiyi bilme, iyiyi sevme ve iyiye ulaşma olarak bilinen karakter, düşünce hissetme ve davranış olarak da tanımlanır...
Bireysel psikoloji ekolünün kurucusu Avusturyalı psikiyatrist Alfred ADLER'e göre: "Karakter ne verasetle geçen, ne de doğuştan gelen bir takım yatkınlıklardır. Örneğin bir çocuk, tembel olarak doğmaz. Hırs, kıskançlık, güvensizlik gibi karakter özellikleri kişiliğin ayrılmaz bir parçası olduğunu kabul etsek bile, bunların verasetle geçtiğine ve değişmez olduğuna inanılamaz. Bunlar hayatın, erken yıllarında kazanılmış bir takım özelliklerdir."
Karakter denilince toplumda, olumlu-olumsuz davranışlar anlaşılır. Zayıf karakter, bir suç değildir ama, insanı suça götürebilir...
GOETHE: "İnsan karakteri, en çok nelere güldüğünden belli olur." Karakter insanın kendini tanımasıyla, kendi kimliğini fark etmesi ile başlar. Bu süreç ailede başlar, okullarda devam eder...
Hz.Ali: "Her şey zeval bulmaya mahkumdur. Bunun yalnız istisnası vardır. O da fazilettir." Öğrenciler fazileti ve temel ahlaki değerleri tanıma, anlama ve akademik donanımlarla birlike diğer gelişimlerini ailede, okullarda ve yaşadıkları çevrelerde büyüdükçe de sürdürürler...
İnce, derin anlayış, sağlam iman, güçlü sevgi ve fazilet ile beslenen ahlak eğitiminin, karakter oluşumunda rolü büyüktür. Ahlak eğitimi ile çatışmalar, kırgınlıklar, huzursuzluklar, disiplinsizlikler ortadan kalkar. Sevgi, saygı ve sağlıklı ilişkiler egemen olur. Öğrencileri yücelten, asilleştiren, erdeme ulaştıran, hayata bakışı anlamlaştıran bu eğitim yalnız din kültürü öğretmenlerine ve hocalara bırakılmamalı, ortak ve akademik bir bilinç içerisinde oluşturulmalıdır. Her eğitimci bu alanda bilgeliğin ve aklın gerçek bekçileri olmalıdır...
Biraz akıl, biraz kişilik ve biraz karakter, bizleri ADAM GİBİ ADAM yapan İNSANİ özelliklerdir...
Çok zor değil aslında, aynı duruşu ve aynı çizgide kalmak...
Yeter ki kişisel çıkar ve menfaatlere göre değil, toplumsal değerlere göre hareket etmek gerekir...
0 yorum:
Yorum Gönder