Tek adam! Tek güç! Tek Parti!


Yeni Türkiye' yi her konuda dizayn etme, toplu kapanış törenleri ve el koyup kayyum atama çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Birisinin sık sık dediği gibi kasetlerle dizayn edilen ana muhalefet partisindeki liderlik değişimi örneğindeki gibi, diğer muhalefet partilerini yok etmek ya da siyasette güce teslim olmanın sinsi bir planın bir başka versiyonu olarak uygulamaya geçirildi...

İktidar partisinin ve saraydaki muktedirin isteği ile başlayan süreçte gelinen son noktada artık Türkiye'nin bir hukuk ve demokrasi ülkesinden hızla uzaklaşarak "tek güç" - "tek parti" -"tek adam" dönemine yani artık otokrasi ve yarı dikatatörlük yönetimine geçmiş bulunuyoruz. Adım adım geldiğimiz bu tehlikeli duruma muhalefet partilerin zaman zaman yardımları ile iktidarın ayak oyunları ile bilerek/bilmeyerek destek olması, milleti karamsarlığa ve umutsuzluğa iten sebeplerin başında gelmesi ise kabullenilmesi zor bir durumdur...

Bu hafta sonu ise diğer bir muhalefet partisinin kongresi iktidar tarafından yargı ve emniyet güçlerinin ortaklaşa işbirliği sonucu engellemeleri ile tepeden aldıkları emri uygulamaya konmasıyla tomaların gölgesinde yapılamadı...

MHP liler Kürt vekilleri İktidar güçlerinin ellerine teslim etmek için yırtındıkları Türk yargısında nam-ı diğer "Gemerek" hukukunda, başka her şeyin olduğunu, fakat hukuk olmadığını yaşayarak öğrenmiş oldular. Eğer "linçci" bir güruhtan ibaret değil de siyasi bir hareket iseniz gerçekten, partiyi feshetme yetkisine bile sahip olan delege çoğunluğuna rağmen kongre bile yaptırmayan partisini ve kendisini ipotek ettiren pili bitmiş ve vizyonunu tamamlamış lidere ve arkasındaki destekçisi muktedire ve yargıya muhalif Milletvekillerinin teslim edilmesinin siyasi bir cinayet olduğunu da kabul eder ve buna göre davranırsınız...

Milletvekillerine ilişkin "mahkeme kararlarının" aslında malum şahsın iki dudağının arasından çıkacağını, bu ülkede yaşayan herkesin anladığını biliyoruz. Tıpkı o meşhur "Gemerek" kararının aynı dudaklardan çıktığını bildiğimiz gibi...

Delegeler imzasını vermiş, kongre kararı çıkmış, bu karar mahkemelerce, polisçe engelleniyor. Bir partinin iç işleri neden emniyet güçlerini ilgilendirsin ki? 
Türkiye'nin içinde bulunduğu hukuksuzluğun tescilidir. 
Bu durumda ne olur? 
Bu korku neden?
Bence salon şart değil, hava güzel, delegeler ve MHP liler orada o halde bu kongreyi sokakta yapabilirdi ve Pazartesi (bugün) inanın MHP Genel Başkanı değişmiş olurdu...

Dahi Matematik Profesörü (!) sayın Devlet BAHÇELİ' de belki Tuğrul TÜRKEŞ gibi partisinden istifa edip AKP ye giderdi. Kankalarının yanında yer alırdı. MHP içinde iktidar için görev yapacağına koltuk değneği olacağına hiç olmazsa orada çalışmaya ve destek olmaya devam ederdi. Bu ülkede bu gidişle daha çok ilkler yaşanacaktır. Başka bir siyasi partinin iç meselelerine devletin engelleme ve baskı yapması ile müdahale etmesi hiç de etik değildir...

Türkiye'de artık taşlar değil, koca koca kayalar yerlerinden oynuyor!

Bahçeli ve çevresindeki yalakaları AKP desteği ile MHP yi barajın altına düşürdüğü kesin. Artık macun tüpten çıktı, geri tüpe giremez. Muhalifler kongreyle beceremezlerse bu işi yeni bir parti kurarak diğer muhalefet partilerin yönetiminden memnun olmayan Atatürk'çü yurtseverleri de yanlarına alarak geniş kitlelerle birlikte ülkeyi kaostan kurtarabilirler. Ancak sakın ola ki eski AKP' lileri ve Fetocuları içlerine almamalı, onlardan kesin uzak durmaları gerekiyor...

Balgattaki sarayın adamları rezil oldunuz. Oradaki polis müdürüne de sesleniyorum sizin göreviniz kongre yaptırmamak değil bunu yazın bir kenara elbet bir gün sizde hesap vereceksiniz adalete, bakın amirlerinizin çoğu öyle ya da böyle Silivri'de unutmayın! 
Keser döner, sap döner gün gelir hesap döner yanlış yapanlar hesabını verecek. Devletin ve halkın Polisi olun, iktidarın değil, o zaman alnınız açık olur...

Ergenekon gibi, Balyoz gibi, Şike davası gibi, Casusluk davası gibi. FETÖ örgütü, yolsuzluk ve hırsızlığın, yandaşlığın, rantın, kendini milletten üstün görenlerin, otokrat bürokratların  ve yapılan tüm yanlış, kirli işlerin ve adamların devletin, siyasetin ve hayatın her katmanından sökülüp atılması gerekiyor...

BİRLİK VE BERABERLİK GÜNÜDÜR!
BİR OLMA VAKTİDİR!

Mustafa Kemal ATATÜRK' ün dediği gibi;

......memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar , gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. hatta bu iktidar sahipleri , şahsi menfaatlerini , müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. millet fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir...
Ey Türk istikbalinin evladı, 
işte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır...

Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur...
Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

1 yorum:

  1. Doğru tarafta onursal yerini almak isteyen birinin illâ Sn.ERDOĞAN'a biât etmesi gerekmemektedir. Şu Marx-bilimsel gerçekliğin tam idrâki içinde İSMET İNÖNÜ'ye biât etmesi de yeterlidir: Neo-Tanzimatçılık yolunu 1946 yılında İnönü açmıştır. Yola bilahare Menderes ve Ecevit'in döktükleri molozlar da KEMAL DERViŞ buldozeri ile kaldırılmıştır. Sn.Derviş Pembeköşk Sitesi'nde ikamet ederdi. Sn.ERDOĞAN'ın yürümekte olduğu nurlu-füruğlu yol İNÖNÜ yoludur. Bakmayın BAYAR+MENDERES yolunda yürüyormuş gibi yaptığına.. Yaşlıların oylarını alabilmek içindir.

    YanıtlaSil