Siyaset ve empati!

Empati veya eşduyum, bir başkasının duygularını, içinde bulunduğu durum ya da davranışlarındaki motivasyonu anlamak ve içselleştirmek demektir. Kendi duygularını başka nesnelere yansıtmak anlamında da kullanılır...
Halk gruplarının isteklerini iyi gözlemleyip, grupsal ve takım anlayışı içerisinde hareket etmek ve bir lider olarak rol model olmak...
Siyaset de artık iş yaşamı gibi giderek zorlu ve karmaşık bir hale geldi. İktidar mücadelesi de tıpkı rekabet mücadelesi gibi farklı yaklaşımları ve yenilikleri zorunlu hale getirdi...
Siyaset, insanlarla ve insanlar için yapıldığına göre tüm siyasiler ve liderler dünya konjonktürüne uygun olarak stratejilerini buna göre belirlemek, değişmek ve fark yaratmak zorundadırlar...
Çağımızda artık empati yapabilen liderler ön plana çıkmaktadır. Küresel rekabette başarı kazanmak, geleceği bugüne taşıyan vizyon olgusuna bağlıdır. Toplumsal anlamda vizyon ise, topluma ilişkin düşlenen geleceği tasarlayabilme, yön verebilme, geliştirebilme ve paylaşabilme özellikleriyle toplumsal geleceğin resmedilmesi ve sağlam bir şekilde inşa edilmesi şeklinde tanımlanmaktadır...

Vizyon sahibi liderler, toplumu başarıya götürecek yolda geleceğin resmini halkla birlikte çizen, belirlenen yolda onlarla birlikte yürüyen, emek harcayan, toplumda yüksek motivasyon sağlayarak güven olgusunu ve daha iyi bir yaşam umudu ile güçlü toplum kültürü oluşturarak bunu toplum geneline yayan, tüm bunları uygularken bilimsel değişim ışığında ve modern gelişim gerekliliğinin bilincinde olan kişilerdir...

Öncelikle liderler ve siyasetçiler kendilerine şu soruyu sormaları gerekiyor.
  • Bir siyasetçi veya lider olarak kimi, nasıl temsil ediyorum?
  • Örgütün ve tabanın genel istek ve ihtiyaçlarına cevap verebiliyor muyum?
  • Halk beni nasıl görüyor?
  • Nasıl görmek istiyor?

Bir siyasetçi veya lider öncelikle insanların nasıl düşündüklerini, davranış kalıplarını ve temsil sistemlerini öğrenip amacı doğrultusunda etkin ve etkili iletişim kurma becerisine sahip olmalıdır. 
Yani bir nevi empati yapmalıdır...

Bir siyasetçi veya liderin geliştirmesi gereken en önemli iletişim becerilerinden birisi kime/kimlere nasıl yaklaşacağının, konuşacağının ve davranacağının farkında olup, kültürlerarası farklılıkları göz önüne alarak örgütüne, tabanına ve halka o şekilde yaklaşması gerekir...
Yani bir nevi sempatik olmalıdır...

Nereye giderseniz gidin halk bir şekilde günlük siyasetin içinde yer alıyor. Düşünüyor, konuşuyor ve gerçekçi hareket ediyor. Her köşe başında, cafede, okulda, işyerinde bizlerin konuştuğunu, gördüğünü belli makam ve mevkilere gelmiş siyasetçiler ve liderler neden ısrarla konuşmazlar, görmezler ve duymazlar? Neden o meşhur üç maymunu oynarlar...
Ülkenin bugün geldiği ve yarın geleceği noktayı görebilen ve buna göre keskin ve doğru kararlar almasını isteyen gerçekçi muhalif bir taban var ama bugün koltuklarında oturanların basiretsiz ucuz ve kısır döngü içinde yaptıkları/yapamadıkları, aldıkları/alamadıkları insiyatif ve kararlar yüzünden yürüyeceğimiz yol gittikçe kararıyor...
Peki bu kadar zor mu?
Örgütün sesini ve vicdanını duymak...
Bunun için kan akıtmaya gerek var mı?
Kaldı ki daha ne kadar kan akacak?

Halk gerçekleri görüp yaşayan, örgütünün isteklerini karşılayan ve uygulayabilen, verdiği sözün arkasında duran, karizmatik ve başarılı liderler görmek ister...

Eğer siyasetçiler halkı temsil ediyorlarsa!
Halk kendini temsil edenlerde, kendini görmek ister... 



Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder