Yandaş Basın!


Basın, kamuoyu oluşturulmasında, halkın bilinçlendirilmesinde ve topluma haber ulaştırılmasında önemli bir işlev görmektedir. Basının gelişimi, uygarlık tarihiyle paraleldir. Basın modern demokrasilerin belli başlı ögelerinden sayılmaktadır. Türk tarihine bakıldığında modernleşme paradigmalarının belirlenmesinde, siyasal mücadelelerin sürdürülmesinde ve sosyo-kültürel değişimlerin yaşanmasında basın kilit rol oynamıştır...

Osmanlı Devleti zamanında ilk özel/sivil Türkçe gazete olan "Tercümanı-ı Ahval" 1860' da okurları ile buluştu. Daha sonra çok sayıda gazete ve dergi çıkarıldı. Türkiye'de demokrasi ve özgürlük mücadelesi basın üzerinden yürütüldü...

Atatürk, basını milletin müşterek sesi olarak tanımlamıştır. Basına çok büyük bir işlev yüklemiştir;
"Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete ihtiyaç olduğu fikri gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan müşterek istikamette yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir mektep, bir rehberdir" diyerek basının ne kadar önemli ve gerekli olduğunun altını çizmiştir...

Türk basının en ilginç dönemlerinden biri Milli Mücadele yıllarıdır. Ülkenin işgal edilmesi üzerine başlatılan bağımsızlık hareketini destekleyen ve karşı çıkan bir basın gerçeğiyle yüzyüze kalınmıştır. İstanbul'daki bazı güçlü kalemler, umutsuzluk ve yılgınlık içerisinde Mustafa Kemal Paşa'ya ve arkadaşlarına karşı çıkmışlardır...

O zamanlar basın ikiye ayrılmıştı. İstanbul basını ve Anadolu basını olarak. İstanbul basını da; Milli mücadeleyi destekleyen ve karşı çıkan diye iki kampa bölünmüştü. Milli mücadeleye saldıran ve Kuva-yı Milliye önderlerine "şaki (eşkıya, haydut), sergerde (elebaşı), katil, maceraperest" diyen belli başlı gazeteler arasında İstanbul, Alemdar ve Peyam-ı Sabah gelmektedir...

İstanbul gazetesi, Sait Molla tarafından 1919'dan itibaren çıkarılmış, Hürriyet ve İtilaf Partisi'nin görüşlerini savunmuştur. 1921' de Milli mücadelenin olumlu yönde gelişmesi üzerine kapanmıştır...

Alemdar gazetesi, Refii Cevat (Ulunay) tarafından yayınlanmış, İngiliz Muhipleri Cemiyetinin sözcülüğünü yaparak, Milli mücadeleye karşı sert tavırlar almıştır...

Peyam-ı Sabah ise, 1919'da Ali Kemal tarafından tekrar çıkarılmış ve Mustafa Kemal Atatürk'e karşı en sert yazıların yer aldığı bir zemin olmuştur...

İstanbul'da Milli mücadeleyi destekleyen gazeteler arasında "İleri, Akşam, Yeni Gün ve Vakit" vardır...

İleri gazetesi, 1919'da Celal Nuri (İleri) ve kardeşi Suphi Nuri tarafından kuruldu ve İttihatçılar ile İstanbul Hükumetini sert bir dille eleştirdi. Milli mücadelenin İstanbul'daki sözcüsü idi. Atatürk, yazdığı bazı yazılarını başka isimlerle bu gazetede yayınlattı...

Akşam gazetesi, Necmeddin Sadak, Falih Rıfkı (Atay), Ali Naci (Karacan) ve Kazım Şinasi (Dersan) tarafından 1918'den itibaren çıkarılmıştır. Özellikle Falih Rıfkı Milli mücadeleye karşı olanlara yönelik sert makaleler kaleme almıştır...

Yeni Gün, 1918'de Yunus Nadi tarafından çıkarılmaya başlanmış ve 16 Mart 1920'de İstanbul'un işgalinde şehir olan askerleri yazdığı için ertesi gün İngilizlerce basılmış ve kapatılmıştır. Yunus Nadi'de gazetesini ve matbaasını Ankara'ya taşıyarak, Anadolu'da Yeni Gün adıyla tekrar yayınlamıştır...

Vakit ise, Mehmet Asım (Us) ve Ahmet Emin (Yalman) çabalarıyla çıkarılmış ve bu gazetede Anadolu'yu destekleyici yazılara yer verilmiştir...

Milli mücadelenin başarıyla sonuçlanması üzerine İstanbul basını arasında olup, işgal güçleriyle işbirliği yapanlar tasfiye edildi. Peyam-ı Sabah'ın başyazarı Ali Kemal tutuklanıp Ankara'ya gönderilirken İzmit'te halk tarafından linç edilmiş, Refik Halit (Karay), Refii Cevat (Ulunay) gibi bazı gazeteciler ise "Yüzellilikler" listesine alınıp yurtdışına sürülmüşlerdir...

Görüldüğü üzere Milli mücadele dönemlerinde ve günümüzde dahi kalemini satan vatan hainleri her daim olmuştur. Önemli olan doğruları yazmak ve savunmaktır. Güçlünün değil, gerçeğin yanında yer almaktır. Tarih bir dönem kalemini satan bu vatan hainlerini nasıl yazdıysa, gelecekte de günümüzün bu tür kalemşorlerini yazacaktır...

Bu konuda Atatürk' ün "Türkiye basını, milletin hakiki ses ve iradesinin belirme yeri olan Cumhuriyet'in etrafında çelikten bir kale meydana getirecektir. Bir fikir kalesi, düşünüş kalesi, basınla ilgili kişilerden bunu istemek, Cumhuriyet'in hakkıdır. Bugün milletin samimi olarak birlik ve dayanışma içinde bulunması zaruridir. Umumun kurtuluşu ve saadeti bundadır. Mücadele bitmemiştir. Bu gerçeği milletin kulağına, milletin vicdanına gereği gibi eriştirmede basının vazifesi çok ve çok mühimdir." diyerek Cumhuriyete bağlı basının işlevinin ne kadar önemli olduğunu belirtmektedir...

MÜCADELE BİTMEMİŞTİR!!!




Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

1 yorum:

  1. Sn.Rahşan ECEViT FETÖ'ye “Bozuk Düzen'in ürünü” diyebiliyor mu? Bu soruyu O'na tevcih edecek bir “Yandaş” veya “Havuz” medya yoktur.

    YanıtlaSil