Algıda seçicilik!
10:30:00
algı
,
başkanlık
,
birlik
,
cumhuriyet
,
darbe
,
demokrasi
,
laiklik
,
Ohal
,
seçicilik
Edit
-
15 Temmuz darbesinden bugüne uzun bir zaman geçti. İktidar bu zaman süresinde OHAL nedeniyle bir çok KHK (kanun hükmünde kararname) çıkardı. FETÖ' ya yönelik bir çok operasyonlar yaptı. İnanın çoğu kendi menfaatleri doğrultusunda yapılan kanunlar ve operasyonlar. Ülke çıkarı için bir tane faydalı ve önemli bir madde yok. Varsa yoksa daha önce dostken, nedense sonraları bir şekilde araları bozulunca kendilerince yarattıkları iç düşmanlarla, masum insanların canlarıyla bedel ödedikleri bir çatışmaya dönüştürmektedir. Don Kişot' un hayali düşmanlarıyla savaştığı gibi, İktidarda 14 yıldır her seferinde farklı operasyonlara imza atarak ve farklı düşmanlar yaratarak, ülkeyi kaos ortamına sürükleyip duruyor. Kaos ve iç çatışmalar olduğu sürece koltuklarına her zamankinden daha güçlü bir şekilde yapışıp kalıyorlar. Uzun sürede oturmaya devam edecek gibi de görünüyorlar. Muhalefette kaderine razı olmuş bir şekilde, çaresizce kendini bu akıntıya kaptırıyor...
Ben şu kadarını biliyorum. Türkiye Cumhuriyeti ve halkı, Tayyip Erdoğan, AKP zihniyeti, tarikat ve cemaatlerle, din sömürüsü ön planda olduğu ve devletin her kademesinde kullanılmaya devam ettiği sürece asla gün yüzü görmeyecek!
Zira; geldikleri günden bu yana, sadece İŞGAL KUVVETLERİ gibi hareket ediyorlar...
Her şey benim olsun!
Her şeye ben karar veririm!
Her şey benim istediğim gibi olacak!
Kısaca ben ne dersem o olur mantığı ile hareket ediyorlar...
Demokrasiye inanmazlar!
Laikliği istemezler!
Cumhuriyeti beğenmezler!
Atatürk' ü sevmezler!
Demokrasi, Adalet, akıl, ilim ve vicdan zaten sizlere ömür...
Kirli ve karanlık siyasetleri sayesinde ülkenin geldiği durum ortada!
Hala aynı kafa ile ülke yönetmeye devam ediyorlar...
Her yaptıkları hatada, milletten laf olsun diye özür dilemeleri ve din sömürüsü yaparak Allah'tan af dilemeleri ne kadar aciz olduklarını ve devlet yönetme ciddiyetinden uzak olduklarını gösteriyor...
Bu kadar suç işleyenler de kandırıldık, aldatıldık, hata yaptık diyerek af dilesinler...
Cezalandırılmalarına gerek yok o zaman...
Biraz devlet adabı olsun...
Biraz ciddiyet ya...
HEDEF 2023 YENİ TÜRKİYE!
Ergenekon ve Balyoz' la Ordunun önemli bir kısmını 1. dalga operasyonlarla yok ettikleri yetmediği gibi, 15 Temmuz' dan sonraki 2. dalga operasyonlarla yok etmeye, itibarsızlaştırmaya ve güçsüzleştirmeye yanlış adımlar atarak, hatalarına her gün bir yenilerini ekleyerek, tamamen bir Polis Devleti olma yolundaki planlarını kusursuzca işlemeye devam ederek, OTOKRAT bir yönetime doğru sonumuzu göre göre, bile bile hızla ilerliyoruz...
Orduya bakıyorsun; Yüzbaşı rütbesinden yukarıya doğru tecrübeli, bilgili, donanımlı asker kalmadı. Daha önce YAŞ' da aldıkları yanlış kararlarla terfi ettirdiklerinin bir çoğu lise öğrencileri çapında yetersiz kişilerden oluşuyor. Hemen hemen tam olarak neredeyse 12 yılda yetişebilecek pilotların büyük bir kısmı bir şekilde pasifize edilerek, ülkenin güvenliğinde çok büyük bir öneme sahip hava kuvvetleri yok edildi. Savaş uçaklarının büyük bir kısmında, silahlar ve bombalar sökülerek, adli emanete alınan bir suç aleti gibi depolara kaldırılmış durumda. Yine aynı şekilde deniz kuvvetleri de iyice zayıflatıldı...
Ülke elden gitmiş, her gün bir yerlerde bombalar patlıyor, her gün şehit haberleri eksik olmuyor, her gün cadı avına dönüşen operasyonlarla insanlar baskı altına alınıyor ama bunlar hala kalkmış mecliste torba yasalarla Cumhurbaşkanına rektörleri görevden alma yetkisi verme gibi saçma yasaları çıkarmaya çalışıyorlar. Her şeyi Cumhurbaşkanlığına bağlamaya çalışıyorlar. Kim ne derse desin, BAŞKANLIK sistemi resmen OHAL ile birlikte devreye sokulmuştur. Cumhuriyet değerleri bir şekilde öyle ya da böyle yok ediliyor ve sadece bir kelime olarak kalıyor...
Ülkenin ordu da dahil, bütün kurumları elden gidiyor. İktidar ve planı-projesi olmayan cılız bir muhalefetle birlikte el ele ülkeyi uçurumun eşiğine getirdiler. Bir devletin iflası ve yok edilişini sessizce izlemekle yetiniyoruz...
Demokrasinin gereği olarak demokratik bir seçimle gelenin, seçimi kaldırdığı düzen faşizmle eş değerdir. Seçilene, seçimle gelene, SARAY DARBESİ yapılmamalıdır...
ALGIDA SEÇİCİLİK yöntemiyle, olmayacak bir şeyi olacak gibi göstererek, ülkeyi sabote etmektir. Bu yöntemle, ülkeler bölünerek ve parçalanarak bir iç çatışma ortamına sokulur. Algıda seçicilik, bizleri sömürge durumuna getiren, Türkiye' yi tarihten silmek isteyen asıl düşmanlarımızı görmemizi engelleyen, hiç farkında olmadan birbirimize düşman olmamızı sağlayan bir stratejik adımın, yani zincirin çok tehlikeli birer halkasıdır. Bu zincirin halkaları birer birer birbirine eklenerek, ülke kendi kendini zincire bağlar. Ülkeyi, düşmanlar karşısında zayıf duruma düşüren, halkı düşmanlar karşısında kolay ele geçirilen bir duruma getirme yöntemidir...
Emperyal güçlerin ve içerideki işbirlikçilerinin artık dinimizi yani, İslam'ı istedikleri gibi kullanabildikleri bir konumdayız. Bu durumda Cumhuriyetin değerlerini özellikle de laikliği korumak için, ne gerekiyorsa yapmalı, tüm millet olarak sahip çıkmalı ve tam destek vermeliyiz. Laiklik, bizi din eksenli iç çatışmalardan, kaoslardan ve dinimizi doğru bir şekilde ve özgürce ibadetimizi yapabilecek ve koruyacak tek dayanağımız olmalıdır. İçimizden ne kadar çok hain çıkıyor, hepimiz görüyoruz. Elazığ, Van ve Gaziantep illerimizde meydana gelen bombalamalarda birçok masum insanımız ve güvenlik görevlilerimiz şehit oluyor. Cumhurbaşkanı en son Gaziantep' teki patlama için kalkıyor, "ezan susmayacak" diye alakasız açıklamalarda bulunuyor, insanları din üzerinden sömürmeye devam ediyor. Sadece kınamakla yetiniyorlar. Aynı şekilde de muhalefet sanki bu olayların sorumlusu kendileriymiş gibi, suçunu kabul eden bir görüntü altında ve suçluluk psikolojisi ile iktidarın ekmeğine yağ sürerek, tüm bu olayların sorumlusu olanlardan hesap soracağına, suçlunun yanında yer alarak, iktidar tarafından muhalefete algıda seçicilik yöntemi yapılarak. bir nevi suçlunun ve güçlünün mecburi olarak yanında yer almak zorunda bırakılıyor. Zaten muhalefetin ülke yönetiminde inisiyatif ve sorumluluk almak gibi bir niyeti de yok gibi. Muhalefet ara sıra kişisel olarak gürleyerek, bu sorunları çözmek için projeler üretmek yerine, genelde kendisini iktidarın rüzgarına ve akışına bırakmaktadır...
Cahil insan her konuda çok konuşur, ama içerik olarak boş konuşur. Eğitimli ve akıllı insan bin düşünür, bir kere konuşur. Yukarıda bahsettiğim ALGIDA SEÇİCİLİK yöntemi, en çok bu cahil kesim üzerinde denenerek, insanları birbirine düşman etmeleri için kullanıldığına göre ve de başarılı sonuçlar verdiğine göre, yapmamız gereken en önemli konu CEHALETLE savaşmaktır. İnsanları bilimsel eğitimlerden geçirerek, aklını kullanabilecek ve sorgulayabilecek bilinçli bir duruma getirmektir. Doğru din eğitimi ancak ve ancak doğrulara dayalı bilimsel bir eğitimden geçirilerek, akla ve mantığa uygun olarak insanlara öğretilmelidir...
Hemen hemen her yazımda ülke olarak gün geçtikçe bizleri daha zor günlerin beklediğini yazıyorum. Kim ne yaparsa yapsın, BARIŞ, HUZUR, KARDEŞLİK, BİRLİK VE BERABERLİK içerisinde, güzel ve aydınlık günlerin bir an önce gelmesi umuduyla, yılmadan, sinmeden, korkmadan ve UMUTLARIMIZI kaybetmeden özgürlüğümüz ve ülkemiz için, ayrışmadan BİZ olarak yaşamaya devam etmek için, önceliklerimizi belirleyerek ve kararlı mücadelemizi sürdürerek hedeflerimizden sapmadan yolumuza devam etmeliyiz...
0 yorum:
Yorum Gönder