Yeni Türkiye' de ölüm!


Devlet çocukları ve vatandaşlarını tarikatlara ve cemaatlere teslim etmiş..
Eti de, kemiği de, senin misali...
Aileler bu devletin başındakilere güvenmesinler, artık bu çocukların başına daha ne gelmeli ki, aileler dersini alsın. Kız öğrenciler dışarı çıkmasın diye, karma eğitimi yok eden, ya da kız ve erkek çocuklarının merdivenlerini bile ayıran, kız ve erkek çocukların sıralarda, parklarda ve okul bahçelerinde bile yan yana oturmasını istemeyen, namus bekçiliği yapıp, yangın merdivenini kilitleyen yobaz zihniyet, çocukların diri diri yanmalarına, intiharlarına ve ölümlerine sebep oluyor...
Kaldı ki zaten her olaydan sonra olduğu gibi, hemen yayın yasağı getiriliyor ve hiç kimse hiçbir şey bilmesin duymasın zihniyeti işbaşında...
Medeni ülkelerde bu tür olaylardan sonra hükumetler istifa eder...
Sorumlular cezalandırılır...

Demek ki bizde vicdanlı "tek bir" yönetici yok!
"Tekbir" getiren vicdansız yöneticiler var!

Memleketin her yerinde her gün ayrı bir olay, Şehitlerin-Felaketlerin yaşanmadığı gün yok, biraz suçu kendimizde arayalım, neden bir çobana bu kadar bağlanıyoruz, biat ediyoruz ve ihtiyaç duyuyoruz...

"Ya İstiklal, ya ölüm" diyerek özgür bireylerin yaşadığı, bağımsız bir ülke kuran gerçek bir dünya liderinden,  
"Ölüm fıtratımızda var" diyerek kindar bireylerin yaşadığı, saraya bağımlı ve biat eden bir ülkeye çeviren sözde asrın liderine!

Başımıza 14 yıldır gelmeyen kalmadı...
Ve hala parmaklarımızı ve çenemizi çalıştırıyoruz...
Elle tutulur bir şey yapmıyoruz!
Sıra hepimize gelecek!

Kadınsan ölüm ucuz!
Çocuksan ölüm ucuz!
Askersen ölüm ucuz!
İnsansan ölüm ucuz!

Ölüm bu kadar kolay!
Yaşamak bu kadar zor!

Trafik kazasında ölüyoruz...
Bombalarla ölüyoruz...
Şiddetten ölüyoruz...
Yolda yürürken ölüyoruz...
Cezaevinde ölüyoruz...
Maganda kurşunu ile ölüyoruz...
Gazla ölüyoruz...
Tekmelerle ölüyoruz...
Yanarak ölüyoruz...

Son 14 yıldır, bir türlü ecelimizle ölemiyoruz bu ülkede!


Süleymancılar, Nurcular, Fetullahçılar, Metin Kaplancılar, Cübbeliler, İsmailağacılar, daha neler neler var, benim fareli köyün kavalcısı ülkem' de....
İnsanlar ille de ağam, paşam diyecek birilerini arıyor kendine...

Ben bilmem, beyim bilir mantığı!

İçimiz yandı,yanıyor, yüreğimiz sızladı, sızlıyor...
Bizler de anne babayız! 
Bu kaçıncı? 
Daha önceki yıllarda yanan ve çöken kız talebe yurdunda enkaz altında yaşamını yitiren çocuklar hala hafızamızda....
Kusura bakmasınlar, öyle kolay kabul edilip sindirilecek bir olay değil! 
Kendi yaşamı hakkında karar veremeyecek, kendisini korumayacak yaşta, büyüklerin verdiği kararlara uymak durumunda olan genç çocuklar! 
Tarikatlar ülkesi olmuş, koskoca Türkiye Cumhuriyeti ve Devleti sahipsiz...
İnsanlarımız, çocuklarımız sahipsiz... 

Ha ayrıca nedir bu tarikat - cemaat yurtları? 
Ne için varlar? 
Tarikatlarının, cemaatlerinin arka bahçeleri mi? 
Dindar-kindar genç yetiştirmek için mi? 
Kimmiş o Süleymancılar?
Ne münasebetle çocuklar bu cemaatin yurduna yerleşme zorunluluğunda bırakılıyor?
Neden hala çocukların bu tür yurtlara yerleştirilmesine devlet izin veriyor?
Anne-babalar çocuklarının buralarda kalmasına nasıl izin verebiliyor? 
Ya da neden çaresizce vermek zorunda bırakılıyorlar?

Laik eğitim sisteminden uzaklaşıldığında; Devletin denetiminden uzak ve birilerinin merhametine terk edilen, henüz yetişkin olmayıp kendi kararlarını vermek ve kendini koruyamayacak yaşta olan bu küçük çocuklar, daha yaşamının başında bu yurtlarda, cinsel istismardan yaşamını yitirmeye kadar, yaşamı tehdit eden her türlü tehlikeye açık ve korumasız kalabiliyorlar!
Buna hiç kimse dur demeyecek mi?

Ülkemizde insan yaşamı neden bu kadar ucuz? 
Çocuklarımız ve gençlerimiz ülkemizin geleceği diyoruz ama koruyamıyoruz...
Küçük çocuklarımız ya evlendiriliyor, ya tecavüz ediliyor, ya öldürülüyor ya da yakılıyorlar...
İktidardakilerin yaptığı en iyi iş, sadece kendilerini korumak!
Ayrıca, Ortadoğu ülkelerinin benzeri insan yaşamını hiçe sayan bu ilkelliği insanımızın ve çocuklarımızın yaşaması, ülkemiz adına bizleri kahrediyor, utandırıyor...
Sonunda birkaç kişi formaliteden tutuklanır, belki de o da yapılmaz, ama sonuçta herkes sıyrılır, suçlu da bulunmaz, gündem değiştirilir ve olay unutturulmaya doğru yol alır...

Mürşidinin aklına uyup, namus (!) koruyacağım diye, yangın merdiveninin kapısına kilit vuran "Cühela" için bakınız Atatürk ne güzel söylemiş;

"Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir. Bilimsel ilmin ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, dalalettir"

Bizde yönetici dediğin, büyük ve lüks arabalar, büyük masalar, çok sayıda ve her model telefonlar, maçlarda, davetlerde boydan büyük profillerini göstererek, bildik, ukala açıklamalar, karşısındakileri tehdit edecek konuşmalar ve aşağılamalar...
Bırakın laga lüga yapmayı da, azıcık vicdanınız varsa, azıcık insani duygularınız kaldıysa gereği neyse onu yapın yüzsüzler!
Biraz yerinizden kalkın, korumalarınızı bırakın, halkın arasına çıkın, yürüyün, dolaşın ve insanlara dokunun!
Tabi yiyorsa...

Çocuklarımıza Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum...

Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder