Darbe mi? Tiyatro mu?


Ülkenin en önemli stratejik savunma belgelerinin bulunduğu Kozmik odanın mahremiyetine girildiğinden beri ve de Genel Kurmay Başkanı'na kadar; askeri, değerli komutanları, stratejisi,
teknik donanımı ile Nato' nun 2. Dünya'nın 9. büyük ordusu olan Türk ordusunun kumpaslar-düzmece deliller ile mahkum edilip, en çok güven duyduğumuz ve göz bebeğimiz olan Peygamber ocağı TSK' mız hallaç pamuğu gibi atılıp, dağıtıldığından beri, Türk Ordusu' nun 6 yıl önce Ergenekon ve Balyoz gibi operasyonlarla beyni yıkanıp, yeniden dizayn edilmiş ve Irak Süleymaniye' de daha önce başına geçirilen ilk çuval geçirilme olayının, ikincisi ve en hasar verici oyunlarla, Ordu tamamıyla pasifize edilmişti...

Özellikle son 14 yıldır sistematik bir şekilde yapılan kumpaslarla ve operasyonlarla TSK ve ülkemiz hem içeride, hem de dışarıda o kadar çok itibarsızlaştırıldı ki, yeterliliği olmayan komutanlar üst düzey yerlere yerleştirildiler. Bu yetersizlik sonuç olarak, ülkemizin askeri açıdan saygınlığını yitirmesine neden olmuştur. Bölgesinde sözü geçen, dosta güven, düşmana korku salan bir ordunun gücünün zayıflamasına yol açmıştır. Bulunduğumuz coğrafyanın etnik yapısı, haritalar üzerinde son yıllarda o kadar çok değiştirildi ki,  bizler ülke olarak yitirdiğimiz bu itibar ve güçsüzlükle, olanları çaresizce ve sessizce izlemek zorunda kaldık...

Bugün geldiğimiz noktada ise, ülkemizin darbeler tarihine kara bir leke olarak girecek olan yeni bir girişimle, 15 TEMMUZ 2016 olarak tarihimize geçmiştir. Bana göre adına asla "DARBE" diyemeyeceğim ve lise çocuklarının bile yapmayacağı türlü hatalarla böyle bir olaya kalkışılmasının ardında bir çok soru işaretleri ile kanlı bir operasyon yapıldı. Asker-Polis, masum suçsuz insanlarımız birbirlerini katletti. Olan her zaman ki gibi, kardeşçe ve birlik içinde ülkesi için yaşayan insanlarımıza oldu. Yine bana göre olan yine TSK' ya oldu. Darbe olacak diye halk sokaklara ve meydanlara çıktı. Bunu fırsat bilen provakatörler olayların büyümesine ve farklı yönlere doğru gitmesine sebep olarak, öldürülenlerin sayısının artmasına yol açmış oldular. Yine bazı kendini bilmez, gözü dönmüş IŞİD beyinli yobazlar, teslim olan ve zaten ne amaçla bu operasyona katıldıklarını dahi bilmeyen askerlerimizi linç ettiler. Tekbirlerle, IŞİD bıçakları ile, Rambo bıçakları ile, ellerinde silahlarla, sopa ve kemerlerle amaçları darbe yapmak olmayan ve korktukları her hallerinden belli olan ve teslim olan askerlere gözleri dönmüşcesine saldırdılar. O görüntüleri izleyenlerin vicdanlarının nasıl acıdığını tahmin edebiliyorum...

Sap ile saman, at izi-it izine karıştı. Kim kimdir belli değil. 1 asırdır laik, demokrat, insan haklarına saygılı bir hukuk ülkesi olarak bu güne kadar Dünya ülkeleri arasında saygınlığı ile ayakta kalan çağdaş T.C. ülkesinin, kılcal damarlarına, en küçük hücrelerine kadar çaktırmadan girmişler zaten. Nasıl çaktırmadan girdiler, kim bunları Türk Ordusu' ndan önce T.C. Devleti'nin kalbine ve beynine bıçak gibi sapladı? Akıl hocalarının aklıyla bu kadar mı görünmez olmayı becerebildiler. Demek şeytanla ortak çalışıyorlar. İçlerine şeytan girmiş, çıkartmak lazım. Bu ülkeyi ateş altında yokluk içinde ölümüne kurarken o gün, ülkemizin sınırlarını ateş altında ölümüne korurken bugün verdiğimiz aziz şehitlerimiz, o çocuklar bu vatanın evlatları-oğullarımız yaşam haklarını bugünler için mi kaybetti? Onlar en kutsal hakları, yaşam haklarını kaybettiler, haklarını nasıl öderiz. T.C. Devleti Ortadoğu'nun çağdışı, teokratik, monarşik, kaotik kabile veya aşiret Arap ülkelerinden biri değildir. TSK' nın kalbine ve beynine yıllardır tekbirlerle girilerek sıradan bir ordu olarak iyice zayıflatılmıştır. Bu yüzden kendimizi nedense huzurlu-mutlu hissedemiyoruz. Bizde mi bir eksiklik var acaba? Ülkemiz için, vatan evlatlarımız için içimiz, canımız yanıyor. Herkesin yüreğinde yangınlar var. T.C. Devleti ve Türk milleti bu yaşatılanları asla hak etmiyor...

Çakma darbeyle, kendisine muhalif olan herkesi darbeci diye toplatıp yeni faşist kanunlarla iktidarını mutlak yapacak ve başkanlık, yani hanedan ve padişahlık sistemi getirilecek. % 95 oyla tamamen oynanan bu tiyatro çok başarılı bir şekilde galasını yapmıştır. En başından beri AKP ve Cemaat tek ve bir yapı kim ne derse desin!!! 
Aynı zihniyete sahip ikisi de TC' yi yıkmaya uğraşan ihvancı selefilerden derleme bir organizasyonla 2 ayrı yapı gibi görünmesi hem birbirini olası sapmadan kontrol, hem de iyi polis-kötü polis oyunu ile güçlerini pekiştirmiş oldular. Bundan sonra meclise de gerek yok, secimlere de gerek kalmadan istediğini yaptırabilecek halk gücünü arkasına almış oldular...
"BU DARBE DEGIL TİYATRO" hemen "CEMAATCİ"  diye yaftalamasın kimse, görünen köy kılavuz istemez, akli olan bu işi çözdü. Birbirlerinden farkı olmayan aynı yapının birer temel taşlarıdır bunlar...

Sonuç olarak, 15 Temmuz gecesi TSK' nın başına üçüncü kez ve en ağır çuval geçirilme olayı yaşanarak, tiyatronun birinci perdesi ile istenen sonucu uygulanarak hayata geçirilmiştir...
Önümüzdeki günlerin daha da zor geçeceği, şimdiden belli olmuştur. Bizlerin tek yapması gereken, aklı selim içinde hareket ederek, gaza gelmeden,

KARDEŞÇE VE BİRLİK İÇİNDE, SEN-BEN DEMEDEN, BERABERCE YAŞAMAKTIR...

NOT: 03/03/2016 tarihinde yazmış olduğum "SİVİL DARBE" adlı yazımı tekrar okumanızı tavsiye ederim...


Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder