Muhalefet nereye gidiyor!


90 yıldır şimdi enkaz olarak nitelendirdikleri cumhuriyetin içine sessizce yerleşmiş ve sinsice bugünkü gücün ellerine geçmesini bekleyen bir filmin başrol oyuncularıyla gişe faciası yaşatan bir zihniyete sahip bu güruhların tek amacı ülkedeki kutuplaşmanın keskinleşmesini ve insanların birbirinden nefret etmesini sağlayıp, mezhep çatışmasını emperyalist yardımlarla, İngiliz ve siyonist işbirliği ile körükleyerek rejimi değiştirmek istemeleridir...

Bu dağ yamaçları kadar sarp ve tehlikeli bir zihniyete sahip olanların iktidara geldiği günden bu yana yeni Türkiye, yeni Osmanlıcılık, Sultanlık, padişahlık ve başkanlık sistemi ve İslamiyetin ilk çıkış yıllarında bile tartışılmayan, konuşulmayan konularla gerçek İslamiyetten uzaklaştırılıp gündemi meşgul eden saçma söylemlerle toplumu gerileterek ve bir "piyon" olarak kullanarak farklı bir yapıya sokmaya ve kendilerine göre dizayn etmeye çalışması, kendi ellerindeki gücü korumak istemeleri ve nasıl kör, sağır bir düşünceye sahip olduklarının ispatı ülkenin ve toplumun bugün geldiği nokta ile çok açık bir şekilde anlaşılmaktadır...

Şu an için ülkede cumhurbaşkanı ve başbakanın belli olmadığı, iktidarın iktidarsızlık döneminde olduğu, hiç bir sorumluluk almayan bir yönetimle terör, kaos ve kargaşanın eksik olmadığı tehlikeli bir şekilde kendinden olmayanlara karşı saldırgan anlayışlarını baskılarla empoze ettirmeye ve kuralların sadece diktatör bir iktidarın işine yarayan, insanların dini duygularını sömürerek sözde sahte bir din yönetimini kurmaya çalışarak ve bu duruma boyun eğmemizi istemeleri, umutsuz ve karamsarlığa iterek, tepkisiz ve duyarsız bir ümmet yaratmaya çalışmaları kendi planlarının ve isteklerinin en önemli halkasını oluşturmaktadır...

Ilımlı İslam...
Ilımlı İktidar...
Ilımlı Muhalefet...
Ilımlı Toplum... Denile denile

NEREYE GİDİYORUZ!

Ülke ve toplum olarak özenle ortaya konulan bu korkunç planın birer parçası ve oyuncağı haline nasıl geldik?
Cumhuriyetin bizlere verdiği yasal haklarımızın elimizden alınmasına nasıl sessiz kaldık?
Toplumda bireyken köleliğe, Milletken Ümmetliğe geçişi nasıl bu kadar kolay kabullendik?
Toplum değerlerimizin yok olmasına nasıl izin verdik?

Bu ülke çok zor şartlarda ve her alanda mücadele ederek adına siz ne derseniz diyin kısmende olsa yarı demokrasi ile yönetilirken, temeli 1980 döneminde atılan ve son yıllarda iyice ortaya çıkan otokrat bir yönetime doğru yapılan duble yollardan(!), köprülerden(!) ve tünellerden(!) geçerek karanlık ve sonu belli olan bir yola girdiğini aklını ve mantığını kullanan herkesin gördüğünü anlayabiliriz...

Türkiye'nin varlığına ve bütünlüğüne yönelik bu saldırı karşısında "muhalefet" ne yaptı?
Ne yapıyor?
Ne yapmaktadır?
Nasıl önlemler almaktadır?
Nasıl planlar ve projeler yapmaktadır?

Bana göre son 14 yılda planlı bir şekilde devreye konulan bir orta oyunu ile kasetlerle, cemaatle ve paralel yapıyla dizayn edilen bir muhalefet Türkiyeyi yanlış yola sokan, tehlikeli bir şekilde yöneten ve kirli düşüncelere sahip bir yönetimin elinde oyuncak ve kukla gibi basiretsiz bir şekilde kaderine ve fıtratına razı gelmiş ve ülkenin bu duruma gelmesinde pay sahibi olmuştur. Bir nevi işlenen bu suça çok sessiz kalarak ortak olmuştur. Ve hala da bireysel tepkiler göstererek ve örgütlerinin gücünü kullanma becerisini gösteremeyerek bu suça mecburi olarak ortak olmaya devam etmektedirler...

Muhalefet partilerine bakıldığında içten yanmalı motorlar gibi iç çekişmelerden kurtulamadığını görüyoruz. Bu dinamiklerini ve enerjilerini parti içi muhalefet yaparak harcıyorlar. Topluma ve ülkeye güven verecek güçlü bir vizyonları yok. Bu algıyı kıracak plan ve projeler yapamıyorlar ya da kadrolar kuramıyorlar. Sesleri ürkek ve cılız çıkıyor. İktidar gibi sorumluluk almak istemiyorlar. Küçük olsun benim olsun anlayışı ile herkes "EGO", "KOLTUK" ve "MAKAM" peşinde koşturuyor...

Ben özellikle buradan "ANA MUHALEFET PARTİSİNE" seslenmek istiyorum. Son yıllarda geldiğimiz nokta belli. Partili olmayan hangi amaca ve kime hizmet ettikleri belli olmayan ve partiye hiç bir getirisi olmayan insanlarla dolduruldu. Bu kişilerle yanlış ve yetersiz kararlarla seçimlerde genelde başarısız sonuçlar alındı. Partisini, ülkesini seven, Atatürk ilkelerine ve değerlerine bağlı kişiler ve örgüt tabanı küstürüldü...

Çocuklara tecavüz edildi, ANA MUHALEFET NE YAPTI?
Rejim değişikliği oldu,  ANA MUHALEFET NE YAPTI?
Cumhuriyete enkaz denildi, ANA MUHALEFET NE YAPTI?
Yargı ve hukuk yok edildi, ANA MUHALEFET NE YAPTI?
Havuz medyası kuruldu, ANA MUHALEFET NE YAPTI?
Hırsızlık ve yolsuzluk yapıldı, ANA MUHALEFET NE YAPTI?
Milli bayramlar kaldırıldı, ANA MUHALEFET NE YAPTI?
Toplumsal olarak bölündük, ANA MUHALEFET NE YAPTI?

1 Mayıs ve Taksim işçiler için sembol bir yer olmasına rağmen, ANA MUHALEFET partisinin genel merkezden sonraki en büyük gücü olan İSTANBUL İL ÖRGÜTÜ "Taksimi takıntı haline getirmemek gerekir" diyerek, hiç bir sembolik değeri olmayan KAZLI ÇEŞMEDE 1 milyon kişi toplamak gibi olmayacak hayallerle hedef saptırarak iktidarın ekmeğine yağ sürmektedir. Bu tür yanlışlardan vazgeçilmeli ve parti bir an önce öz değerlerine yani rotasını "SOLA" dönmelidir. Parti bir an önce Türkiye genelindeki örgütüyle bir bütün olarak kenetlenmeli, birleşmeli ve ortak akıl ile hareket ederek her konuda toplumsal tepkilerini alanlarda ve meydanlarda göstermelidir...

Unutulmasın ki; Ülkenin ve Cumhuriyetin kurucusu, yaptığı modern atılımlarla genç Türkiye'nin temellerini oluşturan ve dünyanın en köklü partilerinden biri olan CHP gücünü ve yetkisini örgütünden almaktadır...

Gerçekten bir ülke, muhalefet ve toplum olarak, 

NEREYE GİDİYORUZ?
Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder