Kurtuluşun yolu gençlerimiz


Hani bir şarkı vardır ya "O eski halimden eser kalmadı şimdi" diye. Bizler de bu şarkıdaki sözler gibi olduk. O eski halimizden eser kalmadı şimdi. Hem ülke olarak, hem toplum olarak, hem de milli değerlerimiz ve geleneklerimiz olarak nasıl bu hale geldik, nasıl bu durumlara geldik? Bir bakıyoruz sağa, bir bakıyoruz sola programı olmayan eski merdaneli makinelerdeki çamaşırlar gibi savrulup duruyoruz. Sonra da o çamaşırları elle sıkma programına alıp iyice suyumuzu çıkartıyorlar. Üstüne bir de baskıyla, tehditlerle, nefret diliyle, tecavüzlerle, tacizlerle bizleri karamsarlığın ve umutsuzluğun kucağına atıyorlar...

Ülkesini seven, bayrağına sahip çıkan, Atatürk ilkelerine ve milli değerlerine bağlı olan gerçek ülke sevdalıları olarak bizler bu dalgalı denizde sığınacak güvenilir bir liman (CHP) arıyoruz. Girdiğimiz bu limanda (CHP) karamsarlığımızı huzura ve umutsuzluğumuzu umuda çeviriyoruz. Sonra bir şekilde senin huzuruna kastedecek dahili ve harici bedhahlar çıkıyor ve bir şekilde o arzuladığımız o istikrarı sağlayamıyoruz. Bu düşmanların genelde sonradan aramıza katılan, içten içe altımızı oyan ve partiye hiç bir getirisi olmayan kişiler olması bizleri şaşırtmamalıdır. Geçmişte bunun canlı ve yaşanmış örnekleri mevcuttur. (İ.ÖZKES ve hatta şuan hala partimizde olan M.BEKAROĞLU gibi) Bizlerin de bu sağ-muhafazakar olan, ama asla sol ve sosyalist değerlerin ve ALTIOK ilkelerinin ne olduğunu anlamayan ve umursamayan bu kapasitedeki kişilere gerçek gönüllü, partisini seven ve bağlı kişilerden neden daha fazla liyakat gösteriyor, haddinden daha fazla koltuk ve makam veriyoruz anlamış değilim doğrusu...

Unutmayın ki gemiyi önce fareler terk eder!

Bunun partimize getirisi var mıdır?
Bu yanlışı neden devam ettiriyoruz?
Bu yanlışta neden diretiyoruz?
Parti olarak ne taraftayız?
Parti olarak neler yapıyoruz?
Kırmızı çizgilerimiz nelerdir?
Değerlerimiz nelerdir?
Neden değerlerimize ve gençlerimize sahip çıkmıyoruz?
Bu tutarsızlıkların sebepleri nelerdir?
Bunun alt tabana yansımasını kimse düşünmüyor mu?

Her kürsüye çıkan yetkili-yetkisiz kişiler sosyalist söylemlerde bulunuyor. Söylemlerimiz ve eylemlerimiz nedense birbirini tutmuyor. Bu söylem ve eylemlerin örgüt tabanını kırdığını sanırım söylememe gerek bile yok. Yeteri kadar tabandan yukarıya genç arkadaşlarımızı taşıyamıyoruz. Aslında içimizde o kadar çok yetenekli gençlerimiz var ki. Nedense gençlerimize bu görevi ve sorumluluğu vermek yerine, taşıma su ile değirmeni çevirmeye çalışıyoruz. Kalıcı değilde geçici olarak bulduğumuz bu çözüm bir yerde bir şekilde büyüyen bir sorun yumağı olarak karşımıza çıkıyor...

Kendi iç dinamiklerimizle, aynı düşünceye sahip çalışan genç beyinlerle, yolumuzu bilen ve bizleri doğru şekilde aydınlığa çıkaracak güçlü liderler yetiştirmemiz gerekiyor. Bu da fazlasıyla bu ülkenin kurucu partisinde var. Yeter ki sadece inanalım ve gençlerimize sahip çıkalım. Gezi parkı eylemlerinde sahip çıkmadığımız- çıkamadığımız gençlerimiz bu örneği bizlere çok güzel gösterdiler. Bizim bizden başka dostumuz yok. Gidecek başka ülkemizde yok. Başka gençlerimizde yok. Ve her geçen gün ülkemiz bu yanlış yöntem ve politikalarla bataklığa biraz daha saplanıyor. Kurtuluş reçetemiz belli ve partimizi de gençlerimiz kurtaracak ve iktidara taşıyacaktır...

"Gençler, cumhuriyeti biz kurduk. onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz." 
M.Kemal ATATÜRK

Atatürk'ünde dediği gibi sizce de artık bu görevi, bu sorumluluğu ve bu yetkiyi gerçek sahipleri olan gençlerimize teslim etme zamanı gelmedi mi?

Google+'da Paylaş

Yazar Unknown

Yazar Atatürk ilke ve İnkılaplarına bağlı Cumhuriyetçi, Sosyalist, laik, yenilikçi, modern, ülkesine ve bayrağına gönülden ve yürekten sahip çıkan biridir.
    Blogger Yorumları

0 yorum:

Yorum Gönder